şaṯr ~ شَطْرٌ

Kamus-ı Muhit - شطر maddesi

اَلشَّطْرُ [eş-şaṯr] (سَطْرٌ [saṯr] vezninde) Bir şey΄in nısfına ve cüz΄üne denir ki murâd iki cüz΄ünden bir cüz΄ü olacaktır. Fi’l-asl munfasıl olana mevzûʹ olup baʹdehu gayr-i munfasıl olan nısfta dahi istiʹmâl olundu ve minhu hadîsu’l-isrâ΄i: “فَوَضَعَ شَطْرَهَا” أَيِ الصَّلَاةَ أَيْ بَعْضَهَا Cemʹi أَشْطُرٌ [eşṯur] ve شُطُورٌ [şuṯûr] gelir. Ve

شَطْرٌ [şaṯr] Cihet ve semt ve nâhiye maʹnâsınadır. Bu maʹnâda ondan fiʹl mutasarrıf olmaz yâhûd شَطَرَ شَطْرَهُ denir, قَصَدَ قَصْدَهُ maʹnâsına. Ve

شَطْرٌ [şaṯr] Nâkanın ve sâ΄ir mevâşînin iki memesini sağıp iki âher memesini terk eylemek maʹnâsınadır, zîrâ ileri ve geri dört memeleri olmakla her iki memeye bir شَطْرٌ [şaṯr] ıtlâk olunur ve ondan fiʹl tasarruf olundu; yukâlu: شَطَرَ النَّاقَةَ إِذَا حَلَبَ شَطْرًا مِنْ خِلْفِهَا وَتَرَكَ شَطْرًا Bu شَطْرٌ [şaṯr]ın dahi cemʹi أَشْطُرٌ [eşṯur] gelir ve minhu’l-meselu: “حَلَبَ فُلاَنٌ اَلدَّهْرَ أَشْطُرَهُ” إِذَا جَرَّبَهُ خَيْرَهُ وَشَرَّهُ Yaʹnî “Dehrin hayr ve şerrini tecribe eylemiş, takallübât-ı kevniyyeye uğramış, germ ü serd keşîde ve nîk ve bed çeşîde kimse” demektir, nâkanın bir defʹa iki ön memelerini ve bir defʹa iki art memelerini sağmaktan müsteʹârdır. Ve أَشْطُرَهُ kelimesi اَلدَّهْرَ lafzından bedeldir; ve kavluhu sallallâhu ʹaleyhi ve selleme: “مَنْ مَنَعَ صَدَقَةً فَإِنَّا آخِذُوهَا وَشَطْرَ مَالِهِ” هَكَذَا رَوَاهُ بَهْزٌ وَوُهِّمَ وَإِنَّمَا الصَّوَابُ “وَشُطِرَ مَالُهُ” كَعُنِيَ يُعْنَى عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ أَيْ جُعِلَ مَالُهُ شَطْرَيْنِ فَيَتَخَيَّرُ عَلَيْهِ الْمُصَدِّقُ فَيَأْخُذُ الصَّدَقَةَ مِنْ خَيْرِ الشَّطْرَيْنِ عُقُوبَةً لِمَنْعِهِ الزَّكَاةَ

Vankulu Lugatı - شطر maddesi

اَلْأَشْطُرُ [el-eşṯur] (hemzenin fethi ve şîn’in sükûnuyla ve ṯâ’nın zammıyla) Cemʹi, nısflar maʹnâsına; ve minhu kavluhum: “فُلَانٌ حَلَبَ الدَّهْرَ أَشْطُرَهُ” Yaʹni “Dehrin her cânibin sağdı ve hayr ve şerrin gördü.” Ve bunun aslı nâka memesinden me΄hûzdur ki onun dört başı vardır, ikisi ileri ve ikisi geridir ve her ikisine bir خِلْفٌ [ḣilf] derler. Ve

شَطْرٌ [şaṯr] Memenin bir mikdârın sağıp bir mikdârın alıkomağa dahi derler; tekûlu: شَطَرْتُ نَاقَتِي وَشَاتِي أَشْطُرُهَا شَطْرًا إِذَا حَلَبْتَ شَطْرًا وَتَرَكْتَ لَهُ شَطْرًا آخَرَ Ve

شَطْرٌ [şaṯr] Cânib maʹnâsına da gelir; yukâlu: قَصَدْتَ شَطْرَهُ أَيْ نَحْوَهُ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ﴾ (البقرة 144، 149، 150)

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı