şeʹaf ~ شَعَفٌ

Kamus-ı Muhit - شعف maddesi

اَلشَّعَفُ [eş-şeʹaf] (fethateynle) Bu dahi ʹaşk ve muhabbet yüreği üstünden bürümek maʹnâsınadır; tekûlu: شَعِفْتُ بِهِ وَبِحُبِّهِ شِعَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ بِمَعْنَى شَعَفَ Ve

شَعَفٌ [şeʹaf] Deve hörgücünün tepesine denir. Ve غَافٌ [ġâf] dedikleri ağacın kabuğuna denir. Ve bir maraz ismidir ki nâka kısmına ʹârız olup kirpikleri dökülür. Ve bu maʹnâda masdar olur; yukâlu: شَعِفَتِ النًّاقًةُ شًعًفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَصَابَهَا الشَّعَفُ وَهُوَ دَاءٌ يُصِيبُ النَّاقَةَ فَيَتَمَعَّطُ شَعْرُ عَيْنَيْهَا

Vankulu Lugatı - شعف maddesi

اَلشَّعْفُ [eş-şaʹf] (şîn’in fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Mahabbet kalbi yakmak hâlâ ki yakmada lezzet dahi müşâhede kılına; yukâlu: شَعَفَهُ الْحُبُّ إِذَا أَحْرَقَ قَلْبَهُ مَعَ لَذَّةٍ Ve Ebû Zeyd eyitti: شَعَفَهُ [şeʹafehu] أَمْرَضَهُ maʹnâsınadır; yukâlu: شَعَفَهُ بِكَذَا Ve

شَعَفٌ [şaʹaf] Deveye katranı çok sürmeğe dahi derler; yukâlu: شَعَفْتُ الْبَعِيرَ بِالْقَطِرَانِ إِذَا أَشْعَلْتَهُ بِهِ Ve إِشْعَالٌ [işʹâl] ʹayn-ı mühmele ile katranı çok sürmektir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı