şehâdet ~ شَهَادَةٌ

Kamus-ı Muhit - شهادة maddesi

Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre شُهُودٌ [şuhûd] ve شَهَادَةٌ [şehâdet] حُضُورٌ مَعَ الْمُشَاهَدَةِ maʹnâsına mevzûʹdur. Ve o basar ile ve basîret ile olur ki ʹilm olacaktır. Ve baʹzen huzûr-ı mücerredde istiʹmâl olunur, lâkin huzûr-ı mücerredde شُهُودٌ [şuhûd] ve huzûr maʹa’l-müşâhedede شَهَادَةٌ [şehâdet] lafzını istiʹmâl evlâdır. Ve شَهَادَةٌ [şehâdet] ki şâhidlik olacaktır, basar ile yâ basîret ile müşâhede sebebiyle hâsıl olan ʹilm ve ıttılâʹdan nâşî sâdır olan kavlden ʹibârettir. Ve gâh olur ki kasem mecrâsına icrâ olunur; tekûlu: أَشْهَدُ بِاللهِ أَنَّهُ كَذَا أَيْ أَحْلِفُ Ve بِاللهِ lafzından mücerreden dahi müstaʹmeldir. İntehâ. Ve

شَهَادَةٌ [şehâdet] Bir emri görüp yâhûd bildiği vech üzere haber vermek maʹnâsınadır ki tanıklık vermek taʹbîr olunur; yukâlu: شَهِدَ لِزَيْدٍ بِكَذَا شَهَادَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَدَّى مَا عِنْدَهُ مِنَ الشَّهَادَةِ Ve kavluhu taʹâlâ: ﴿شَهِدَ اللهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ﴾ الآية، أَيْ عَلِمَ اللهُ أَوْ كَتَبَ اللهُ أَوْ قَالَ اللهُ Maʹneyeyn-i ahîreyn maʹnâ-yı lâzımıdır. Ve kavlu’l-mü΄ezzin: أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ أَيْ أَعْلَمُ وَأُبَيِّنُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ Ve

شَهَادَةٌ [şehâdet] İsm olur, fî sebîlillâh katl olunmağa denir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve ʹArablar “Ben yemîn ederim” diyecek yerde أَشْهَدُ بِكَذَا derler, أَحْلِفُ maʹnâsına, niteki zikr olundu.

Vankulu Lugatı - شهادة maddesi

اَلشَّهَادَةُ [eş-şehâdet] (şîn’in fethiyle) Haber-i katʹî maʹnâsına; yukâlu: شَهِدَ الرَّجُلُ عَلَى كَذَا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve gâh olur ki شَهِدَ الرَّجُلُ dahi derler hâ’nın sükûnuyla, tahfîften ötürü. Aḣfeş’ten böyle rivâyet olunmuş. Ve ʹArabların إِشْهَدْ بِكَذَا dedikleri إِحْلِفْ maʹnâsınadır. Ve

شَهَادَةٌ [şehâdet] Şâhidlik etmeğe dahi derler; yukâlu: شَهِدَ لَهُ بِكَذَا شَهَادَةً أَيْ أَدَامَا عِنْدَهُ مِنَ الشَّهَادَةِ Ve

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı