اَلطَّرْدُ [eṯ-ṯard] (ṯâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) ve
اَلطَّرَدُ [eṯ-ṯared] (fethateynle) Bir nesneyi ırak etmek, ibʹâd maʹnâsına; tekûlu: طَرَدْتُهُ فَذَهَبَ وَلَا تَقُولُ مِنْهُ افْتَعَلَ وَانْفَعَلَ إِلَّا فِي لُغَةٍ رَدِيئَةٍ وَيُقَالُ فُلَانٌ يَطْرُدُهُمْ أَيْ يَشُلُّهُمْ وَيَكْسَؤُهُمْ Yaʹnî onların ardınca gidip onları sürer. Ve
طَرْدٌ [ṯard] (sükûn-ı râ’yla) ve
طَرَدٌ [ṯared] (fethateynle) Deveyi sürüp bir yere cemʹ etmek. Ve
طَرَدٌ [ṯared] Bir kimseye var git demeğe dahi derler; yukâlu: طَرَدْتُهُ إِذَا نَفَيْتَهُ عَنْكَ وَقُلْتَ اذْهَبْ عَنَّا Ve bir kavmin üzerine gelmeğe dahi derler; yukâlu: طَرَدْتُ الْقَوْمَ إِذَا أَتَيْتَ عَلَيْهِمْ وَجُزْتَهُمْ Ve
طَرَدٌ [ṯared] Av avlamağa dürüşmek مُزَاوَلَةُ الصَّيْدِ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı