ṯarfet ~ طَرْفَةٌ

Kamus-ı Muhit - طرفة maddesi

اَلطَّرْفَةُ [eṯ-Ṯarfet] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Bir kevkebin ismidir, lâkin beyne’l-müneccimîn طَرْفَةٌ [Ṯarfet] zikr olunan menzil-i kamerde müteʹâref olduğu işrâb olunmuştur. Ve

طَرْفَةٌ [ṯarfet] Darbdan yâhûd bir gayrı hâdiseden nâşî gözde hâdis olan kırmızı kandan noktaya denir. Ve deveye mahsûs bir damga adıdır ki etrâfı olmayıp hemân bir çizgiden ʹibâret olur. Ve

طَرْفَةٌ [ṯarfet] Binâ-i merre olur, bir kerre gözün kapaklarını yummak yâhûd oynatmak maʹnâsınadır; tekûlu: مَا يُفَارِقُنِي طَرْفَةَ عَيْنٍ

Vankulu Lugatı - طرفة maddesi

اَلطَّرْفُ [eṯ-ṯarf] (ṯâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Göz, ʹayn maʹnâsına. Ve bu cemʹ olmaz, zîrâ bu aslında masdar olduğu için vâhid ve cemʹ olmağa sâlih olur. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿لَا يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ﴾ (ابراهيم، 43) Ve

طَرْفٌ [Ṯarf] Kezâlik iki yıldızdır ki cebhedendir, onlar esedin gözleri mesâbesindedir, kamer onlara nâzil olur. Ve

طَرْفٌ [ṯarf] صَرْفٌ [ṡarf] maʹnâsına da gelir; yukâlu: طَرَفَهُ عَنْهُ إِذَا صَرَفَهُ Ve yeni olan nesneyi mergûb görüp eski olanı unutmağa dahi derler; tekûlu: “يَطْرِفُكَ الْأَدْنَى عَنِ الْأَبْعَدِ” أَيْ تَسْتَطْرِفُ الْجَدِيدَ وَتَنْسَى الْقَدِيمَ Ve

طَرْفٌ [ṯarf] Göz kapakların birbirine kapamağa dahi derler; tekûlu: طَرَفَ يَطْرِفُ طَرْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَطْبَقَ أَحَدَ جَفْنَيْهِ عَلَى الْآخَرِ Kezâlik tâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla vâhidi bir kerre göz kapamak maʹnâsına. Ve sürʹat maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: “أَسْرَعُ مِنْ طَرْفَةِ عَيْنٍ” Ve

طَرْفٌ [ṯarf] Göze bir nesne değirmek ile gözü yaşartmağa dahi derler; tekûlu: طَرَفْتُ عَيْنَهُ إِذَا أَصَبْتَهَا بِشَيْءٍ فَدَمَعَتْ Ve

طَرْفَةٌ [ṯarfet] Gözde kandan olan kırmızı noktaya dahi derler ki yâ darbdan yâ gayrı nesneden hâsıl olur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı