ʹazl ~ عَزْلٌ

Kamus-ı Muhit - عزل maddesi

اَلْعَزْلُ [el-ʹazl] (ʹayn’ın fethi ve zây-ı muʹcemenin sükûnuyla) Bir nesneyi yerinden yâ gürûhundan yâhûd ʹamelinden ayırıp bertaraf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَزَلَهُ عَزْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا نَحَّاهُ جَانِبًا Ve cimâʹ ederken inzâl vaktinde gebe kalmasın diye içeri inzâl eylemeyip zekeri taşra ihrâc eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: عَزَلَ عَنْ أَمَتِهِ إِذَا لَمْ يُرِدْ وَلَدَهَا Ve

عَزْلٌ [ʹazl] Şol mâl-ı mîrîye denir ki edâsının vakt-i muʹayyeni hulûlünden mukaddem muhassıl tarafından hemân vezn ve intikâd olunmaksızın ele geçeni beytü’l-mâl tarafına evvel-be-evvel takdime tarîkiyle irsâl ve îrâd olunup baʹdehu vakt-i muʹayyeni hulûlünde toptan hisâb olunur ola; yukâlu: أَتَى بِالْعَزْلِ وَهُوَ مَا يُورَدُ بَيْتَ الْمَالِ تَقْدِمَةً غَيْرَ مَوْزُونٍ وَلَا مُنْتَقَدٍ إِلَى مَحَلِّ النَّجْمِ Ve

عَزْلٌ [ʹAzl] bir mevziʹ adıdır.

Vankulu Lugatı - عزل maddesi

اَلْعَزْلُ [el-ʹažl] (ʹayn’ın fethi ve zâ’nın sükûnuyla) Bir kimseyi bir işten ayırmağa dahi derler; yukâlu: عَزَلَهُ عَنِ الْعَمَلِ إِذَا نَحَّاهُ عَنْهُ فَعَزَلَ Ve

عَزْلٌ [ʹazl] Hâlet-i cimâʹda hîn-i nizâlde recül âletin ihrâc etmeğe dahi derler; yukâlu: عَزَلَ عَنْ اَمَتِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı