اَلْعَرْكُ [el-ʹark] (تَرْكٌ [terk] vezninde) Ovmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَكَ الْأَدِيمَ عَرْكًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا دَلَكَهُ Ve bir nesneyi mahv olunca yâ ıslâh oluncaya dek sürtmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَكَهُ إِذَا حَكَّهُ حَتَّى عَفَّاهُ Ve bir kimseye âzürde edecek şerr ve şûr yâhûd bir hâdise ve musîbet haml ve havâle kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَكَهُ إِذَا حَمَلَ عَلَيْهِ الشَّرُّ وَالدَّهْرُ [Ve] دَهْرٌ [dehr] nâzile ve nekbete ıtlâk olunduğu mâddesinde beyân olundu. Ve
عَرْكٌ [ʹark] Deve dirseğiyle yanını sürüp yâ kaşıyıp berelemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَكَ الْبَعِيرُ إِذَا حَزَّ جَنْبَهُ بِمِرْفَقِهِ حَتَّى خَلَصَ إِلَى اللَّحْمِ Ve takallübât-ı zamân bir adamı te΄dîb ve gûş-mâlle mütebassır ve huşyâr eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: عَرَكَ الدَّهْرُ فُلَانًا إِذَا حَنَّكَهُ Ve davarı merʹâya salma salıvermek maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَكَ الْإِبِلَ فِي الْحَمْضِ إِذَا خَلَّاهَا فِيهِ تَنَالُ مِنْهُ حَاجَتَهَا Ve davar otları hep otlamak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَكَتِ الْمَاشِيَةُ النَّبَاتَ إِذَا أَكَلَتْهُVe
عَرْكٌ [ʹark] ve
عَرَاكٌ [ʹarâk] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve
عُرُوكٌ [ʹurûk] (سُلُوكٌ [sulûk] vezninde) Hayz görmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَكَتِ الْمَرْأَةُ عَرْكًا وَعِرَاكًا وَعُرُوكًا إِذَا حَاضَتْ Ve
عَرْكٌ [ʹark] Yırtıcı cânver necesine denir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı