اَلْكَشِيشُ [el-keşîş] (أَزِيزٌ [ezîz] vezninde) Engerek yılanı yürürken derisi hışır hışır ötmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَشَّتِ الْأَفْعَى كَشِيشًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا صَاتَتْ مِنْ جِلْدِهَا لاَ مِنْ فِيهَا ve yukâlu: هُوَ يَكُشُّ كَشِيشَ الْأَفْعَى أَيْ صَوْتَ جِلْدِهَا Ve deve kısmı ibtidâ΄en âhestece kükremek maʹnâsınadır; yukâlu: كَشَّ الْجَمَلُ إِذَا هَدَرَ أَوَّلاً وَهُوَ دُونَ الْكَتِّ Ve
كَشِيشُ الشَّرَابِ [keşîşu’ş-şarâb] Küpte kaynarken zuhûr eden fıkırtısına ve fışırtısına denir; yukâlu: سُمِعَ كَشِيشُ الشَّرَابِ أَيْ صَوْتُ غَلَيَانِهَا Ve
كَشِيشُ الزَّنْدِ [keşîşu’z-zend] Çakmaktan âteş çıkarken hâsıl olan çatırdısına denir. Bunlar da ism olarak müstaʹmeldir. Ve sığır kısmı böğürmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَشَّتِ الْبَقَرَةُ إِذَا صَاحَتْ
اَلْكَشِيشُ [el-keşîş] (kâf’ın fethi ve şîn’in kesri ve meddiyle) Efʹânın yürürken derisinden hâsıl olan âvâz; ağzından gelen âvâz değil; yukâlu: كَشَّتْ تَكِشُّ وَيُقَالُ كَشَّتِ الْبَقَرَةُ صَاحَتْ Ve
كَشِيشُ الشَّرَابِ [keşîşu’ş-şarâb] Şarâbın kaynamasının âvâzına dahi derler. Ve
كَشِيشُ الزَّنْدِ [keşîşu’z-zend] Çakmağın âteş tuttuğu hînde çıkan âvâzına dahi derler. Ve devenin evvel çağırmasında كَشِيشٌ [keşîş] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı