maḵrem ~ مَقْرَمٌ

Kamus-ı Muhit - مقرم maddesi

اَلْقَرْمُ [el-ḵarm] (صَرْمٌ [ṡarm] vezninde) Bir nesnenin kabuğunu gidermek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَمَهُ قَرْمًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا قَشَرَهُ Ve sövmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَمَ فُلَانًا إِذَا سَبَّهُ Ve ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَمَ الطَّعَامَ إِذَا أَكَلَهُ Ve

قَرْمٌ [ḵarm] ve

قُرُومٌ [ḵurûm] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

مَقْرَمٌ [maḵrem] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) ve

قَرَمَانٌ [ḵaremân] (fetehâtla) Memeden kesilip ibtidâ ot yemeğe başlayan hayvân ot yemek, ʹalâ-kavlin fersiz zaʹîf zaʹîf yemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَمَ الْبَعِيرُ قَرْمًا وَقُرُومًا وَمَقْرَمًا وَقَرَمَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَنَاوَلَ الْحَشِيشَ وَذَلِكَ فِي أَوَّلِ أَكْلِهِ أَوْ هُوَ أَكْلٌ ضَعِيفٌ Ve

قَرْمٌ [ḵarm] Habs eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَمَ فُلَانًا إِذَا حَبَسَهُ Ve devenin burnundan ayırmayarak biraz deri kesip yine yerine yapıştırmak yâhûd burnundan yukarıca yerden kesmek tâ ki yular geçirecek yere düşmekle yular onun üzerine gelip râm ve zebûn eyleye. Baʹzılar dedi ki onu nişân ve ʹalâmet için ederler ve o nişâna de قَرْمٌ [ḵarm] derler; yukâlu: قَرَمَ الْبَعِيرَ إِذَا قَطَعَ مِنْ أَنْفِهِ جِلْدَةً لَا تَبِينُ وَجَمَعَهَا عَلَيْهِ أَوْ قَطَعَ جِلْدَةً مِنْ فَوْقِ خَطْمِهِ لِيَقَعَ عَلَى الْمَوْضِعِ الْخِطَامِ لِيَذِلَّ أَوْ إِنَّمَا تَكُونُ هَذِهِ لِلسِّمَةِ وَذَلِكَ السِّمَةُ تُسَمَّى بِذَلِكَ أَيْضًا Ve

قَرْمٌ [ḵarm] Kumar okları üzere olan nişâna denir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı