اَلنَّفِيُّ [en-nefiyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) Nefy olunmuş, مَنْفِيٌّ [menfiyy] maʹnâsınadır. ʹArabların اِبْنُ نَفِيٍّ [ibn nefiyy] ıtlâk eylemeleri bundandır ki pederi bir oğuldan bîzâr olmakla bu benim oğlum değildir diye cahd ve selb eylediği oğlana ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ ابْنُ نَفِيٌّ أَيْ نَفَاهُ أَبُوهُ Ve
نَفِيٌّ [nefiyy] Çömlek kaynarken taşra attığı kefe ve köpüğe denir; yukâlu: نَفِيُّ الْقِدْرِ أَيْ مَا جَفَأَتْ بِهِ عِنْدَ الْغَلَيَانِ Ve
نَفِيُّ الْمَاءِ [nefiyyu’l-mâ΄] Serpilen suyun serpintisine denir; yukâlu: هَذَا نَفِيُّ الْمَاءِ أَيْ مَا تَطَايَرَ مِنْهُ عَنِ الرِّشَاءِ Ve
نَفِيُّ الْحَوَافِرِ [nefiyyu’l-ḩavâfir] Dâbbe yürürken ayağı altından kayıp giden taş ve moloz makûlesine denir. Ve
نَفِيٌّ [nefiyy] Hurmâ yaprağından örülmüş kalkana denir. Ve
نَفِيُّ الرِّيحِ [nefiyyu’r-rîḩ] Eşcâr diplerine rüzgârın savurup yığdığı toprağa denir. Ve ʹasker-i ʹazîm içinden kenâr kesip gerilenen yâdigâra denir. Ve
نَفِيٌّ [nefiyy] Vaʹîd maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: أَتَانَا نَفِيُّكُمْ أَيْ وَعِيدُكُمْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı