اَلنَّفْيُ [en-nefy] (nûn’un fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi yerinden ayırmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَاهُ يَنْفِيهِ نَفْيًا إِذَا نَحَّاهُ ve yukâlu: نَفَاهُ يَنْفُوهُ نَفْوًا وَهَذَا مَرْوِيٌّ عَنْ أَبِي حَيَّانَ Ve
نَفْيٌ [nefy] Lâzım olur, yerinden ayrılmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَاهُ فَنَفَى مُتَعَدٍّ وَلَازِمٌ Ve sel suyu selintiyi götürüp iletmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَفَى السَّيْلُ الْغُثَاءَ إِذَا حَمَلَهُ Ve inkâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَى الشَّيْءَ إِذَا جَحَدَهُ Ve
نَفْيٌ [nefy] ve
نَفَيَانٌ [nefeyân] (fetehâtla) Yel toprak tozutmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَتِ الرِّبحُ التُّرَابَ نَفْيًا وَنَفَيَانًا إِذَا أَطَارَتْهُ Ve üğürtlemek için akçeyi el ile savurmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَى الدَّرَاهِمَ إِذَا أَثَارَهَا لِلْإِنْتِقَادِ Ve bulut yağmur fışkırtmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَتِ السَّحَابَةُ مَاءَهَا إِذَا مَجَّتْهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı