en-neḵam ~ اَلنَّقَمُ

Kamus-ı Muhit - النقم maddesi

اَلنَّقَمُ [en-neḵam] (fethateynle) Yolun ortasına denir.

اَلنَّقْمُ [en-naḵm] (nûn’un fethiyle) ve

اَلتِّنِقَّامُ [et-tiniḵḵâm] (تِكِلَّامٌ [tikillâm] ezninde) ʹUkûbetle cezâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَقَمَ مِنْهُ وَنَقِمَ نَقْمًا وَتِنِقَّامًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا عَاقَبَهُ Ve bir işi kerîh ve nâ-hoş görmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَقَمَ الْأَمْرَ إِذَا كَرِهَهُ Ve tîz tîz ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَقَمَهُ إِذَا أَكَلَهُ سَرِيعًا

Vankulu Lugatı - النقم maddesi

اَلنِّقَمُ [en-niḵam] (nûn’un kesri ve ḵâf’ın fethiyle) Cemʹi, ʹitâblar maʹnâsına;نِعْمَةٌ [niʹmet]in cemʹi, نِعَمٌ [niʹam] geldiği gibi.

اَلنَّقِمُ [en-naḵim] (nûn’un fethi ve ḵâf’ın kesriyle) Kezâlik cemʹi. كَلِمَةٌ [kelimet]in cemʹi كَلِمَاتٌ [kelimât] ve كَلِمٌ [kelim] geldiği gibi. Ve eger dilersen ḵâf’ı sâkin kılıp hareketini nûn’a nakl etmekle نِقْمَةٌ [niḵmet] dersin.

اَلنَّقْمُ [en-naḵm] (nûn’un fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Bir kimseye ʹitâb etmek; yukâlu: نَقَمْتُ عَلَى الرَّجُلِ أَنْقُمُ نَقْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا عَتَبْتَ عَلَيْهِ ve yukâlu: مَا نَقَمْتُ مِنْهُ إِلَّا الْإِحْسَانَ أَيْ مَا رَأَيْتُ مِنْهُ الْعِتَابَ غَيْرَ الْإِحْسَانِ Ve Kisâ΄î eyitti: نِقْمَةٌ [niḵmet] dahi kesr-i ḵâf’la lügattir. Ve bir kimseyi kerîh görmeğe dahi derler; tekûlu: نَقَمْتُ الْأَمْرَ أَيْضًا بِالْفَتْحِ وَنَقِمْتُهُ بِالْكَسْرِ إِذَا كَرِهْتَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı