اَلْإِمْكَانُ [el-imkân] (hemzenin kesriyle) Bu dahi keler ve çekirge makûlesi yumurtlamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَمْكَنَتِ الضَّبَّةُ إِذَا بَاضَتْ فَهِيَ مُمْكِنٌ Ve bir adamı bir nesneye kâdir kılmak maʹnâsınadır; tekûlu: أَمْكَنْتُهُ مِنَ الشَّيْءِ أَيْ أَقْدَرْتُهُ Şârih der ki إِمْكَانٌ [imkân] bir kimseye bir nesne makdûr olmak maʹnâsına da istiʹmâl olunur ki mümkin olmak taʹbîr olunur; ve minhu yukâlu: فُلَانٌ لَا يُمْكِنُهُ النُّهُوضُ أَيْ لَا يُقْدَرُ عَلَيْهِ
اَلْإِمْكَانُ [el-imkân] (hemzenin kesriyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: مَكَّنَهُ اللهُ مِنَ الشَّيْءِ وَأَمْكَنَهُ مِنْهُ Ve
إِمْكَانٌ [imkân] Keler karnında yumurtasın cemʹ etmeğe dahi derler; yukâlu: أَمْكَنَتِ الضَّبَّةُ إِذَا جَمَعَتْ بَيْضَهَا فِي بَطْنِهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı