اَلْحَسْلُ [el-ḩasl] (نَسْلٌ [nesl] vezninde) Davarı şiddetle sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَسَلَ الدَّابَّةَ حَسْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا سَاقَهَا شَدِيدًا Ve
حَسْلٌ [ḩasl] نَبِقٌ [nebiḵ] dedikleri meyvenin henüz yeşil ve hâm olanına denir. Ve rezîl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَسَلَهُ إِذَا رَذَلَهُ Ve bir nesneden işe yaramaz rezîl ve kemter bakiyye komak maʹnâsınadır; yukâlu: حَسَلَ مِنْهُ إِذَا أَبْقَى بَقِيَّةً رُذَالًا
اَلْحِسْلُ [el-ḩisl] (ḩâ’nın kesriyle) Keler dedikleri cânverin henüz yumurtadan çıkmış yavrusuna denir; cemʹi أَحْسَالٌ [aḩsâl] ve حُسُولٌ [ḩusûl] ve حِسْلَانٌ [ḩislân] gelir ḩâ’nın kesriyle ve حِسَلَةٌ [ḣiselet] gelir, عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezninde; ve minhu’l-meselu: “لَا آتِيكَ سِنَّ الْحِسْلِ” أَيْ أَبَدًا Yaʹnî “Ben sana حِسْلٌ [ḩisl] kısmının dişleri durdukça gelmem” ki ebedî gelmem demekten kinâyedir, zîrâ keler kısmının helâk oluncaya dek dişleri sâkıt olmaz.
اَلْحِسْلُ [el-ḩisl] (ḩâ’nın kesri ve sîn’in sükûnuyla) Keler yavrusu ki henüz yumurtadan çıkmış ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı