اَلْخَزَنُ [el-ḣazen] (fethateynle) ve
اَلْخَزَانَةُ [el-ḣazânet] (سَلَامَةٌ [selâmet] vezninde) Bunlar da et bozulmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَزِنَ اللَّحْمُ خَزَنًا وَخَزُنَ خَزَانَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَاْلَخامِسِ إِذَا تَغَيَّرَ
اَلْخَزْنُ [el-ḣazn] (ḣâ’nın fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) Mâlı bir mekân-ı muhrizde hıfz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَزَنَ الْمَالَ خَزْنًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَحْرَزَهُ Ve
خَزْنٌ [ḣazn] ve
خُزُونٌ [ḣuzûn] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Et bozulmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَزَنَ اللَّحْمُ خَزْنًا وَخُزُونًا إِذَا تَغَيَّرَ Şârih der ki bu إِدِّخَارٌ [iddiḣâr]ın maʹnâ-yı lâzımıdır. Ve Miṡbâḩ’ta “خ،ن،ز” mâddesinden maklûb olmak üzere mersûmdur.
اَلْخَزَنُ [el-ḣazen] (fethateynle) Et yaramaz râyiha bağlamak; yukâlu: خَزِنَ اللَّحْمُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ مِثْلُ خَنِزَ مَقْلُوبٌ مِنْهُ
اَلْخَزْنُ [el-ḣazn] (ḣâ’nın fethi ve zâ’nın sükunuyla) Mâlı gizlemek.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı