اَلْخُشَارُ [el-ḣuşâr] ve
اَلْخُشَارَةُ [el-ḣuşâret] (ḣâ’nın zammıyla) Her şey΄in kötüsüne ve kemterine denir, sofra silkintisi ve dökecek ve atılacak nesneler gibi; yukâlu: مَا بَقِيَ عَلَى الْمَائِدَةِ إِلاَّ خُشَارٌ وَخُشَارَةٌ أَيْ مَا لاَ خَيْرَ فِيهِ ve yukâlu: هَذِهِ خُشَارَةُ التَّمْرِ أَيْ رَدِيئُهُ Ve sefile ve edânî-i nâsa ıtlâk olunur ki adam molozu taʹbîr olunur; yukâlu: هُوَ مِنْ خُشَارَةِ النَّاسِ أَيْ سَفِلَتِهِ Ve
خُشَارَةٌ [ḣuşâret] Özü olmayan arpaya ıtlâk olunur; yukâlu: هَذِهِ خُشَارَةُ الشَّعِيرِ أَيْ مَا لاَ لُبَّ فِيهِ
اَلْخُشَارَةُ [el-ḣuşâret] (ḣâ’nın zammıyla) Sini üzerinde bâkî kalan taʹâm ki onda hayr olmaya, kezâlik her nesnenin yaramazına dahi خُشَارَةٌ [ḣuşâret] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı