ed-daʹdeʹat ~ اَلدَّعْدَعَةُ

Kamus-ı Muhit - الدعدعة maddesi

اَلدَّعْدَعَةُ [ed-daʹdeʹat] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) Ağırca ve âhestece iki tarafa kağşayarak yelmek maʹnâsınadır, دَعْدَاعٌ [daʹdâʹ] gibi; yukâlu: دَعْدَعَ الرَّجُلُ دَعْدَعَةً وَدَعْدَاعًا إِذَا عَدَا فِي بُطْءٍ وَالْتِوَاءٍ Ve kabı doldurmak maʹnâsınadır ki murâd ırgalayarak doldurmaktır; yukâlu: دَعْدَعَ الْجَفْنَةَ إِذَا مَلَأَهَا Ve keçi kısmını çağırmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَعْدَعَ بِالْمَعْزِ إِذَا دَعَاهَا

Vankulu Lugatı - الدعدعة maddesi

اَلدَّعْدَعَةُ [ed-daʹdeʹat] (ʹalâ-vezni اَلزَّلْزَلَة [ez-zelzelet]) Kîleyi yâhûd ona şebîh nesneyi ırgalamak, içine bir nesne sığsın diye; tekûlu: دَعْدَعْتُ الشَّيْءَ إِذَا مَلَأْتَهُ Ve Ebû Zeyd eyitti: دَعْدَعَةٌ [daʹdeʹat] keçiyi daʹvet etmeğe dahi derler; yukâlu: دَعْدَعْتُ بِهَا دَعْدَعَةً إِذَا دَعَوْتَهَا Ve yine Ebû Zeyd eyitti: دَعْدَعَةٌ [daʹdeʹat] dayınıp düşen kimseye دَعْ دَعْ demektir, قُمْ وَانْتَعِشْ maʹnâsına. Ve إِنْتِعَاشٌ [intiʹâş] ʹayn-ı mühmele ve şîn-i muʹceme ile düşen kimse kalkmağa derler. Ve

دَعْدَعَةٌ [daʹdeʹat] Seğirtmede but΄ üzere olmak maʹnâsına da gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı