اَلدَّيَصَانُ [ed-deyeṡân] (fetehâtla) Bir tarafa meyl ve ʹudûl edip sapmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَاصَ الرَّجُلُ يَدِيصُ دَيَصَانًا إِذَا زَاغَ وَحَادَ Ve bedende olan bez ve yumru makûlesi nesneye el vurdukta beri öte oynamak maʹnâsınadır; yukâlu: دَاصَتِ الْغُدَّةُ إِذَا جَاءَتْ وَذَهَبَتْ تَحْتَ يَدِ مُحَرِّكِهَا وَكَذَا كُلُّ مَا تَحَرَّكَ تَحْتَ يَدِكَ
اَلدَّيَصَانُ [ed-deyeṡân] (fethateynle) Meyl etmek; yukâlu: دَاصَ يَدِيصُ دَيَصَانًا إِذَا رَاعَ وَحَادَ Yaʹnî bir cânibe eğilse. Ve bedende olan bezin deri altında tahrîk etmekle gidip gelmesidir; yukâlu: دَاصَتِ السِّلْعَةُ إِذَا حَرَّكْتَهَا بِيَدِكَ فَجَاءَتْ وَذَهَبَتْ Ve سِلْعَةٌ [silʹat] şol et içinde olan yumruca nesnedir ki ona bez derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı