er-reṡaʹ ~ اَلرَّصَعُ

Kamus-ı Muhit - الرصع maddesi

اَلرَّصَعُ [er-reṡaʹ] (fethateynle) Hurmâ ağacının dibinde çıkan fidanlara denir; müfredi رَصَعَةٌ [reṡaʹat]tır. ʹAlâ-kavlin savâb olan ḋâd-ı muʹceme ile olmaktır. Mü΄ellif “ر،ض،ع” mâddesinde dahi resm eylemiştir. Vanḵulu merhûm اَلنَّخْلُ lafzını ihmâlle bulmakla bal arılarının yavrularıyla tercüme eylemiştir. Ve

رَصَعٌ [reṡaʹ] Masdar olur, yapışmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَصِعَ بِالشَّيْءِ رَصَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَزِقَ بِهِ Ve tîb sürünmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَصِعَ بِالطِّيبِ إِذَا عَبِقَ بِهِ Ve hatun رَصْعَاءُ [raṡʹâ΄] olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَصِعَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا كَانَتْ رَصْعَاءَ

اَلرَّصْعُ [er-raṡʹ] (râ’nın fethi ve sâd’ın sükûnuyla) El ile vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَصَعَهُ رَصْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا ضَرَبَهُ بِيَدِهِ Ve pek dürtmek ve sançmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَصَعَهُ بِالرُّمْحِ إِذَا طَعَنَهُ شَدِيدًا Ve mukîm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَصَعَ بِالْمَكَانِ إِذَا أَقَامَ Ve iki taş aralığında hubûbâtı dövüp ufatmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَصَعَ الْحَبَّ إِذَا دَقَّهُ بَيْنَ حَجَرَيْنِ Ve mızrağın yalmanını vurulan şahsın içerisine gereği gibi işletip gâ΄ib kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَصَعَ السِّنَانَ فِي الْمَطْعُونِ إِذَا غَيَّبَهُ فِيهِ

Vankulu Lugatı - الرصع maddesi

اَلرَّصَعُ [er-reṡaʹ] (fethateynle) Yapışmak; yukâlu: رَصِعَ بِالشَّيْءِ يَرْصَعُ رَصَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَزِقَ بِهِ Ve

رَصَعٌ [reṡaʹ] Bal arısının yavrularına dahi derler فِرَاخُ نَحْلٍ maʹnâsına.

اَلرَّصْعُ [er-raṡʹ] (râ’nın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Gönderi zikr olunan vech üzere dürtmek; tekûlu: رَصَعْتُهُ بِالرُّمْحِ رَصْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı