اَلسُّلَالَةُ [es-sulâlet] (ثُمَامَةٌ [šamp;umâmet] vezninde) Bir nesneden sıyrılıp çıkan şey΄e denir; yukâlu: هُوَ سُلَالَتُهُ أَيْ مَا انْسَلَّ مِنْ شَيْءٍ Ve velede ıtlâk olunur, سَلِيلٌ [selîl] gibi; yukâlu: هُوَ سَلِيلُهُ وَسُلَالَتُهُ أَيْ وَلَدُهُ Mütercim der ki ﴿وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ طِينٍ﴾ kerîmesinde Râġib’in beyânına göre سُلَالَةٌ [sulâlet]ten murâd küdürât-ı arziyyeden مَسْلُولٌ [meslûl] olan safvet ve hulâsadır. Ve ʹArablar nutfeye سُلَالَةٌ [sulâlet] ıtlâk ederler.
اَلسُّلَالَةُ [es-sulâlet] (sîn’in zammı ve lâm’ın tahfîfiyle) Bir nesneden sıyrılıp çıkan nesne.Ve nutfeye سُلَالَةُ الْإِنْسَانِ dedikleri bu maʹnâdan me΄hûzdur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı