اَلسُّكَاكُ [es-sukâk] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Bu dahi gökyüzüne mülâkî havâya denir, ke-mâ zukire. Ve oka yelek yapıştırılan yere denir.
اَلسُّكَاكُ [es-sukâk] (sîn’in zammı ile) ve
اَلسُّكَاكَةُ [es-sukâket] (kezâlik zamm-ı sîn’le) Şol havâdır ki gök yüzüne mülâkî ola; ve minhu kavluhum: لَا أَفْعَلُ ذَلِكَ وَلَوْ نَزَوْتَ فِي السُّكَاكِ أَيْ فِي السَّمَاءِ Ve نَزْوٌ [nezv] sıçramağa derler.
اَلسِّكَاكُ [es-sikâk] (sîn’in kesriyle) Cemʹi, mismârlar maʹnâsına. Ve
سَكٌّ [sekk] Halkaları dar olan zırha dahi derler. Ve
سَكٌّ [sekk] Kapı eşiğine yassı demir mîhlamağa dahi derler, تَضْبِيبُ الْبَابِ maʹnâsına. Ve
سَكٌّ [sekk] Kulağı dibinden kesmeğe dahi derler; yukâlu: سَكَّهُ يَسُكُّهُ إِذَا اصْطَلَمَ أُذُنَيْهِ Ve
سَكٌّ [sekk] Lînet üzere olmağa dahi derler; yukâlu: هُوَ يَسُكُّ سَكًّا إِذَا رَقَّ مَا يَجِيءُ مِنْهُ مِنَ الْغَائِطِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı