اَلْغَسِيلُ [el-ġasîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلْمَغْسُولُ [el-maġsûl] Yaykanmış nesneye denir; cemʹi غَسْلَى [ġaslâ] ve غُسَلَاءُ [ġuselâ΄] gelir, قَتْلَى [ḵatlâ] ve قُتَلَاءُ [ḵutelâ΄] gibi, mü΄ennesinde غَسِيلٌ [ġasîl] ve غَسِيلَةٌ [ġasîlet] denir. Şârih der ki egerçi faʹîl bi-maʹnâ mefʹûlde tezkîr ve te΄nîs müsâvîdir, lâkin bunda galebe-i ismiyyetle tâ΄ dâhil olan sıfat mecrâsına icrâ olundu, نَطِيحَةٌ [naṯiḩat] gibi. Ve bunun cemʹi غُسَالَى [ġusâlâ] gelir, سُكَارَى [sukârâ] gibi.
اَلْغِسْلُ [el-ġisl] (ġayn’ın kesriyle) ve
اَلْغُسَلُ [el-ġusel] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) ve
اَلْغُسَلَةُ [el-ġuselet] (ġayn’ın zammıyla هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) ve
اَلْمِغْسَلُ [el-miġsel] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) ve
اَلْغِسِّيلُ [el-ġissîl] (سِكِّيتٌ [sikkît] vezninde) Dişiye çok aşıcı aygır ata ve buğur deveye denir, ʹalâ-kavlin çok aşıp gebe etmez olanına denir; yukâlu: فَحْلٌ غِسْلٌ وَغُسَلٌ وَغَسِيلٌ وَغُسَلَةٌ وَمِغْسَلٌ وَغِسِّيلٌ أَيْ كَثِيرُ الضِّرَابُ أَوْ يُكْثِرُ الضِّرَابَ وَلَا يُلْقِحُ Ve bu insânda dahi istiʹmâl olunur.
اَلْغَسِيلُ [el-ġasîl] (ġayn’ın fethi ve sîn’in kesri ve meddiyle) Yunmuş olan nesne.Ve Ḩanżale b. Râhib’e غَسِيلُ الْمَلَائِكَةِ derler, Uḩud gazâsında şehîd oldukta onu melekler yuduğu için.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı