اَلْقَبْحُ [el-ḵabḩ] (مَدْحٌ [medḩ] vezninde) Hayrdan ve hüsn-i hâlden baʹîd ve mahrûm eylemek maʹnâsınadır ki لَعْنَةٌ [laʹnet] mürâdifidir; yukâlu: قَبَحَهُ اللهُ قَبْحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ أَيْ نَحَّاهُ عَنِ الْخَيْرِ فَهُوَ مَقْبُوحٌ ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿مِنَ الْمَقْبُوحِينَ﴾ أَيِ الْمُبْعَدِينَ عَنِ الْخَيْرِ وَالْمَوْسُومِينَ بِحَالَةٍ مُنْكَرَةٍ Ve
قَبْحٌ [ḵabḩ] Çıban ve sivilce makûlesini deşip irinini ve çirkini çıkarmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَحَ الْبَثْرَةَ إِذَا فَضَحَهَا حَتَّى يَخْرُجَ قَيْحُهَا Ve kırmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَحَ الْبَيْضَةَ إِذَا كَسَرَهَا
اَلْقُبْحُ [el-ḵubḩ] (ḵâf’ın zammı ve bâ’nın sükûnuyla) Çirkînlik maʹnâsına ismdir ki hüsn mukâbilidir; ḵâf’ın fethiyle de lügattir; yukâlu: بِهِ قُبْحٌ ضِدُّ الْحُسْنِ Ve
قُبْحٌ [ḵubḩ] ve
قَبْحٌ [ḵabḩ] Masdar olur ki çirkîn olmak maʹnâsına.
اَلْقَبْحُ [el-ḵabḩ] (ḵâf’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) İyilikten ırak etmek; yukâlu: قَبَحَهُ اللهُ أَيْ نَحَّاهُ عَنِ الْخَيْرِ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ
اَلْقُبْحُ [el-ḵubḩ] (ḵâf’ın zammıyla) Çirkinlik ki nakîz-i حُسْنٌ [ḩusn]dür.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı