اَلْقَبِيضُ [el-ḵabîḋ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Cüst ve çabuk insân ve hayvâna denir; yukâlu: رَجُلٌ قَابِضٌ وَقَبِيضٌ أَيْ بَيِّنُ الْقَبَاضَةِ وَالْقَبْضِ يَعْنِي مُنْكَمِشٌ سَرِيعٌ Ve yukâlu: فَرَسٌ قَبِيضُ الشَّدِّ أَيْ سَرِيعُ نَقْلِ الْقَوَائِمِ Ve
قَبِيضٌ [ḵabîḋ] Şol lebîb ve sâhib-i tedbîr ehl-i sanʹata ıtlâk olunur ki dâ΄imâ kâr ve kesbine mükibb ve müdâvim olup gayrı nesneye takayyüd eylemez ola; yukâlu: هُوَ قَبِيضٌ أَيْ لَبِيبٌ مُكِبٌّ عَلَى صَنْعَتِهِ
اَلْقَابِضُ [el-ḵâbiḋ] (bâ’nın kesriyle) ve
اَلْقَبِيضُ [el-ḵabîḋ] (ḵâf’ın fethi ve bâ’nın kesri ve meddiyle) Serîʹ maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَسٌ قَبِيضُ الشَّدِّ أَيْ سَرِيعُ نَقْلِ الْقَوَائِمِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı