اَلْقُبُوبُ [el-ḵubûb] (ḵâf’ın ve bâ’nın zammıyla) Cenk yâ münâzaʹa hengâmında ʹasker haykırışıp gırîv ve feryâd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَّ الْقَوْمُ قُبُوبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا صَخِبُوا فِي الْخُصُومَةِ Ve et çok durmakla âb u tâbı çekilip solmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَّ اللَّحْمَ قُبُوبًا إِذَا ذَهَبَ طَرَاؤُهُ وَذَوِيَ
اَلْقُبُوبُ [el-ḵubûb] (zammeteynle) Et kurumak. Ve deri kurumağa ve hurmâ kurumağa ve yara kurumağa dahi derler; yukâlu: قَبَّ اللَّحْمُ يَقِبُّ قُبُوبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ذَهَبَ نُدُوَّتُهُ Yaʹnî yaşlığı gitse; ve kezâlik yukâlu: قَبَّ الْجِلْدُ وَالتَّمْرُ وَالْجُرْحُ إِذَا يَبِسَ وَذَهَبَ مَاؤُهُ وَجَفَّ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı