اَلْكَبْكَبَةُ [el-kebkebet] (دَبْدَبَةٌ [debdebet] vezninde) Bu dahi yüz üzere çevirip yıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَبْكَبَهُ بِمَعْنَى كَبَّهُ Ve bir nesneyi dere ve kuyu gibi bir derin çukura bırakıp atmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَبْكَبَهُ إِذَا رَمَاهُ فِي الْهُوَّةِ Ve كَبْكَبَةٌ [kebkebet] kelimesi كَبٌّ [kebb] lafzından mükerrer olmakla derin çukura bırakıldıkta gûyâ ki merreten baʹde-uhrâ münkebb olur. Ve
كَبْكَبَةٌ [kebkebet] Birbirine munzam ve müzdahim gürûh ve cemâʹate denir ki tortop yumak gibi olur.
اَلْكُبْكُوبُ [el-kubkûb] ve
اَلْكُبْكُوبَةُ [el-kubkûbet] ve
اَلْكُبْكُبَةُ [el-kubkubet] (kâf’ların zammıyla) Birbirine sıkışıp dertop olan gürûh ve cemâʹate denir, ne olursa olsun.
اَلْكَبْكَبَةُ [el-kebkebet] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) Bir şey΄i bir derin çukura atmak maʹnâsınadır, niteki zikr olundu. Ve bunda kâf’ların zammıyla da lügattır, zâhiren zammıla ismdir. Ve
اَلْكِبْكِبَةُ [el-kibkibet] (kâf’ların kesriyle) ve
اَلْكَبْكَبُ [el-kebkeb] (غَبْغَبٌ [ġabġab] vezninde) Bunlar da o maʹnâyadır ki ismlerdir.
اَلْكَبْكَبَةُ [el-kebkebet] (kâfeynin fethi ve bâ-i ûlânın sükûnuyla) Yüzü üzere bırakmak; yukâlu: كَبْكَبَهُ أَيْ كَبَّهُ ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَكُبْكِبُوا فِيهَا﴾ (الشعراء 94)
اَلْكُبْكُبَةُ [el-kubkubet] (kâf’ların zammı ve bâ-i ûlânın sükûnuyla) Kezâlik bir bölük at sürüsü maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı