اَلْكَبْتُ [el-kebt] (سَبْتٌ [sebt] vezninde) Bir kimseyi yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَبَتَهُ كَبْتًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا صَرَعَهُ Ve bir kimseyi hacil ve rüsvâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَبَتَهُ إِذَا أَخْزَاهُ Ve bir nesneden sarf ve menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَبَتَهُ إِذَا صَرَفَهُ Ve kesr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَبَتَهُ إِذَا كَسَرَهُ Ve düşmanı gayz ve kînle redd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَبَتَ الْعَدُوَّ إِذَا رَدَّهُ بِغَيْظِهِ Ve zelîl ve mühân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَبَتَهُ إِذَا أَذَلَّهُ
اَلْكَبْتُ [el-kebt] (ḵâf’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Menʹ edip zelîl etmeğe derler; yukâlu: كَبَتَ اللهُ الْعَدُوَّ أَيْ صَرَفَهُ وَأَذَلَّهُ Ve bir kimseyi yüzü üzerine bırakmağa dahi derler; yukâlu: كَبَتَهُ لِوَجْهِهِ أَيْ صَرَعَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı