el-kirkiret ~ اَلْكِرْكِرَةُ

Kamus-ı Muhit - الكركرة maddesi

اَلْكِرْكِرَةُ [el-kirkiret] (kâf’ların kesriyle) Deve kısmının göğsünde olan değirmi mühreye denir ki çökerken onu yere verip üzerinde karâr eder. ʹAlâ-kavlin mutlakan huff sâhibi hayvânın göğsüne denir; yukâlu: بَرَكَ الْبَعِيرُ عَلَى كِرْكِرَتِهِ وَهِيَ رَحَى زَوْرِهِ أَوْ هِيَ صَدْرُ كُلُّ ذِي خُفٍّ Ve

كِرْكِرَةٌ [kirkiret] Cemâʹat-i insânîye denir; yukâlu: عِنْدَهُ كِرْكِرَةٌ أَيْ جَمَاعَةٌ مِنَ النَّاسِ Ve

كِرْكِرَةٌ [Kirkiret] E΄imme-i lügatten Ebû Mâlik ʹAmr’ın pederi ismdir.

اَلْكَرْكَرَةُ [el-kerkeret] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) Bu dahi bir nesneyi merreten baʹde uhrâ iʹâde kılmak maʹnâsınadır; yukâlu:كَرْكَرَهُ بِمَعْنَى كَرَّرَهُ Ve galle öğütmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْكَرَ الْحَبَّ إِذَا حَشَّهُ Ve terdîd ile yaʹnî kikir kikir gülmek, ʹalâ-kavlin mutlakan gülmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْكَرَ الرَّجُلُ إِذَا قَرْقَرَ أَوْ ضَحِكَ Ve yel bulutu dağıldıktan sonra yine döndürmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: كَرْكَرَتِ الرِّيَاحُ السَّحَابَ إِذَا صَرَّفَتْهُ أَيْ جَمَعَتْهُ بَعْدَ تَفَرُّقٍ Ve ʹasker bozulmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْكَرَ الْجَيْشُ إِذَا انْهَزَمَ Ve tavuğu çağırmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْكَرَ بِالدَّجَاجَةِ إِذَا صَاحَ بِهَا Ve bir nesneyi biriktirmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْكَرَ الشَّيْءَ إِذَا جَمَعَهُ Ve defʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْكَرَهُ عَنْهُ إِذَا دَفَعَهُ Ve habs eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْكَرَهُ إِذَا حَبَسَهُ Ve değirmen çevirmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْكَرَ الرَّحَى إِذَا أَدَارَهَا

Vankulu Lugatı - الكركرة maddesi

اَلْكِرْكِرَةُ [el-kirkiret] (kâfeynin kesri ve râ-i evvelin sükûnuyla) Devenin sînesinde olan değirmi nesnedir ki deve çöktüğü hînde onun üzerinde karâr eder. Ve bu şol nesnenin biridir ki deve çöktükte onların üzerine çöker.

اَلْكَرْكَرَةُ [el-kerkeret] (kâf’ların fethi ve râ-i evvelin sükûnuyla) Katı gülmek, dahik-i şedîd maʹnâsına,قَرْقَرَةٌ [ḵarḵaret] gibi ki قَرْقَرَةٌ [ḵarḵaret] dahi bu maʹnîde lügattır. Ve

كَرْكَرَةٌ [kerkeret] Yel bulutu tagyîr etmektir, dağıldıktan sonra cemʹ etmekle. Ve

كَرْكَرَةٌ [kerkeret] Tavuğu daʹvet edip çağırmağa dahi derler; tekûlu: كَرْكَرْتُ بِالدَّجَاجَةِ إِذَا صِحْتَ بِهَا Ve bir nesneyi defʹ etmeğe de derler; tekûlu: كَرْكَرْتُهُ عَنِّي إِذَا دَفَعْتَهُ وَرَدَدْتَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı