اَلْكَرْبَلَةُ [el-kerbelet] (kâf’ın ve bâ’nın fethiyle) Ayaklarda olan süstlüğe ve sölpüklüğe denir; yukâlu: بِهِ كَرْبَلَةٌ أَيْ رَخَاوَةٌ فِي قَدَمَيْهِ Ve çamurlukta yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْبَلَ الرَّجُلُ إِذَا مَشَى فِي الطِّينِ Ve suya dalmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْبَلَ فِي الْمَاءِ إِذَا خَاضَ فِيهِ Ve karıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْبَلَ الشَّيْءَ بِهِ إِذَا خَلَطَهُ بِهِ Ve buğdayı ayırtlayıp pâklamak maʹnâsınadır; yukâlu: كَرْبَلَ الْحِنْطَةَ إِذَا هَذَّبَهَا وَنَقَّاهَا
اَلْكَرْبَلَةُ [el-kerbelet] (ʹalâ-vezni اَلدَّحْرَجَة [ed-daḩrecet] Ayak süst olmak; yukâlu: جَاءَ يَمْشِي مُكَرْبِلًا أَيْ كَأَنَّهُ يَمْشِي فِي طِينٍ Ve
كَرْبَلَةٌ [kerbelet] Buğday kalburlamağa dahi derler; tekûlu: كَرْبَلْتُ الْحِنْطَةَ إِذَا هَذَّبْتَهَا مِثْلُ غَرْبَلْتُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı