el-lekaʹ ~ اَللَّكَعُ

Kamus-ı Muhit - اللكع maddesi

اَللَّكَعُ [el-lekaʹ] (fethateynle) Bedene yâ libâsa kîr ve pâs bulaşıp yerleşmek maʹnâsınadır; yukâlu: لَكِعَ عَلَيْهِ الْوَسَخُ لَكَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَصِقَ بِهِ وَلَزِمَهُ Ve

لَكَعٌ [lekaʹ] ve

لَكَاعَةٌ [lekâʹat] (قناعة [ḵanâʹat] vezninde) Le΄îm ve nâkes olmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَكِعَ فُلاَنٌ لَكَعًا وَلَكَاعَةً مِنَ الْبَابِ الْمَزْبُورِ إِذَا لَؤُمَ

اَللَّكْعُ [el-lekʹ] (مَنْعٌ [menʹ] vezninde) ʹAkreb yâhûd yılan sokmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَكَعَتْهُ الْعَقْرَبُ لَكْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا لَسَعَتْهُ Ve yiyip içmek maʹnâsınadır; tekûlu: تَرَكْتُهُ يَلْكَعُ أَيْ يَأْكُلُ وَيَشْرَبُ Ve veled süt emerken başıyla anasının göğsüne kakıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَكَعَ الْوَلَدُ إِذَا نَهَزَ فِي الرَّضَاعِ

اَللُّكَعُ [el-lukaʹ] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Le΄îm ve fürû-mâyeye denir; ve tekûlu’l-ʹArab fi’n-nidâ΄ يَا لُكَعُ وَلِلْإِثْنَيْنِ يَا ذَوَيْ لُكَعَ Ve bu maʹrife oldukta gayr-i munsarıf olur, zîrâ zikri âtî أَلْكَعُ [elkaʹ] lafzından maʹdûldur. Ve ʹArablar erkek ata لُكَعٌ [lukaʹ] ve kısrağa لُكَعَةٌ [lukeʹat] derler. Ve bu maʹrîfe oldukta munsarıf olur, zîrâ evvelki gibi mü΄ennestir لَكَاعِ dedikleri üzere maʹdûl değildir, belki bu صُرَدٌ [ṡurad] ve نُغَرٌ [nuġar] kelimeleri misâlindedir. Ve

لُكَعٌ [lukaʹ] Kul cinsine denir, عَبْدٌ [ʹabd] maʹnâsına. Ve ahmak ve nâdana denir; yukâlu: هُوَ لُكَعٌ أَيْ أَحْمَقُ Ve bir söz ve bir iş becermeye kudret ve liyâkati olmayan hemic ve perîşân kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ لُكَعٌ أَيْ لاَ يَتَّجِهُ لِمَنْطِقٍ وَلاَ غَيْرِهِ Ve atın tayına denir, مُهْرٌ [muhr] maʹnâsına. Ve küçük çocuğa denir. Ve kîrli pâslı süflî kimseye denir.

Vankulu Lugatı - اللكع maddesi

اَللَّكَعُ [el-lekaʹ] (fethateynle) Kîr, pâs yapışmak; yukâlu: لَكِعَ عَلَيْهِ الْوَسَخُ لَكَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَصِقَ بِهِ وَلَزِمَهُ Ve bu Aṡmaʹî rivâyetidir.

اَللَّكْعُ [el-lekʹ] (lâm’ın fethi vekâf’ın sükûnuyla) Yılan sokmak, لَسْعٌ [lesʹ] maʹnâsına. Ve

لَكْعٌ [lekʹ] Kezâlik hâlet-i radâʹda نَهْزٌ [nehz]e derler. Ve نَهْزٌ [nehz] kuzu başı ile anasının emerken memesin vurmağa derler.

اَللُّكَعُ [el-lukaʹ] (lâm’ın zammı vekâf’ın fethiyle) Denî ve rezîl olan kimse. Baʹzılar eyitti: لُكَعٌ [lukaʹ] şehevât-ı nefse ve hevâya tâbiʹ olan kimseye derler. Ve merkeb yavrusuna ve kiçirek oğlana dahi لُكَعٌ [lukaʹ] derler. Ve fî hadîsi Ebî Hureyre: “أَثَمَّ لُكَعٌ” يَعْنِي الْحَسَنَ وَالْحُسَيْنَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı