اَلْإِخْدَارُ [el-iḣdâr] (hemzenin kesriyle) Bu dahi tâze kıza perde ve çar tutundurmak ve ferâcelendirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْدَرَ الْبِنْتَ بِمَعْنَى خَدَرَهَا Ve bir yerde mukîm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْدَرَ بِالْمَكَانِ إِذَا أَقَامَ بِهِ Ve bir ʹuzvu uyuşturmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْدَرَ الْعُضْوَ إِذَا جَعَلَهُ خَدِرًا Ve fırtınalı güne girmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْدَرَ الْقَوْمُ إِذَا دَخَلُوا فِي يَوْمِ مَطَرٍ وَغَيْمٍ وَرِيحٍ Ve arslan dâ΄imâ mîşede yatağında yatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْدَرَ الْأَسَدُ إِذَا لَزِمَ الْأَجَمَةَ Ve arslanı yatağı setr ve pinhân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْدَرَ الْعَرِينُ الْأَسَدَ إِذَا سَتَرَهُ
اَلْإِخْدَارُ [el-iḣdâr] (hemzenin kesriyle) Arslan mîşede yatmağı iltizâm edinmek; yukâlu: أَخْدَرَ الْأَسَدُ أَيْ لَزِمَ الْخِدْرَ Ve
إِخْدَارٌ [iḣdâr] Bir kimse ehli beyninde mukîm olup onları hâlî terk etmemek; yukâlu: أَخْدَرَ فُلَانٌ فِي أَهْلِهِ أَيْ أَقَامَ فِيهِمْ Ve
إِخْدَارٌ [iḣdâr] Yağmura dokunmağa dahi derler; yukâlu: أخْدَرَ الْقَوْمُ إِذَا أَطَلَّهُمُ الْمَطَرُ Ve إِطْلَالٌ [iṯlâl] ṯâ-i mühmele ile yağmur çilemek.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı