اَلْإِخْفَاقُ [el-iḣfâḵ] (hemzenin kesriyle) Bu dahi uyuklayan adam başını beri öte oynatıp salmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْفَقَ فُلاَنٌ إِذَا حَرَّكَ رَأْسَهُ Ve kuş uçarken kanatlarını kakmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْفَقَ الطَّائِرُ إِذَا ضَرَبَ بِجَنَاحَيْهِ Ve bir kimseye işâret için sevbini beri öte salıp oynatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْفَقَ الرَّجُلُ بِثَوْبِهِ إِذَا لَمَعَ بِهِ Ve yıldız tolunmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْفَقَتِ النُّجُومُ إِذَا تَوَلَّتْ لِلْمَغِيبِ Ve gâzî gazâdan ve sayyâd şikârdan bir ganîmet ve sayda zafer-yâb olmayıp tehî-dest ricʹat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْفَقَ الرَّجُلُ إِذَا غَرَزَ وَلَمْ يَغْنَمْ وَالصَّائِدُ رَجَعَ وَلَمْ يَصِدْ Ve bir adamı yere çalıp yıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَخْفَقَ فُلاَنًا إِذَا صَرَعَهُ Ve matlûba dest-res olmayıp hâ΄ib olmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَلَبَ حَاجَةً فَأَخْفَقَ أَيْ لَمْ يُدْرِكْهَا
اَلْإِخْفَاقُ [el-iḣfâḵ] (hemzenin kesriyle) Kuş uçarken kanadın salmak; yukâlu: خَفَقَ الطَّائِرُ إِذَا طَارَ وَأَخْفَقَ إِذَا ضَرَبَ بِجَنَاحَيْهِ ve
إِخْفَاقٌ [iḣfâḵ] Bir kimse libâsın yaldıratmağa dahi derler; yukâlu: أَخْفَقَ الرَّجُلُ بِثَوْبِهِ إِذَا لَمَعَ بِهِ Ve
إِخْفَاقٌ [iḣfâḵ] Yıldız dolunmağa dahi derler; yukâlu: أَخْفَقَتِ النُّجُومُ إِذَا تَوَلَّتْ لِلْمَغِيبِ Ve
إِخْفَاقٌ [iḣfâḵ] Ganîmet almamağa dahi derler. Ve sayyâd sayd alamamağa dahi derler; yukâlu: أَخْفَقَ الرَّجُلُ إِذَا غَزَا وَلَمْ يَغْنَمْ وَأَخْفَقَ الصَّائِدُ إِذَا رَجَعَ وَلَمْ يَصْطَدْ Ve
إِخْفَاقٌ [iḣfâḵ] Bir kimse mutlakan bir hâcet için teveccüh edip bulamamağa dahi derler; yukâlu: طَلَبَ حَاجَةً فَأَخْفَقَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı