el-aḩmed ~ اَلْأَحْمَدُ

Kamus-ı Muhit - الأحمد maddesi

اَلْأَحْمَدُ [el-aḩmed] (أَسْعَدُ [esʹad] vezninde) Efʹal-i tafdîldir ve minhu’l-meselu: ḣاَلْعَوْدُ أَحْمَدُ” أَيْ أَكْثَرُ حَمْدًا Zîrâ ekserî bir nesneye gereği gibi tecribe ve hibret ve yakîn tahsîl eylemedikçe ona ʹavdet olunmaz. Bu vechile ona rücûʹ be-gâyet mahmûd ve muvâfık olmakla mü΄eddî-i hamd-i kesîr olur. Pes أَحْمَدُ [aḩmed] kavli أَكْسَبُ لِلْحَمْدَلَةِ te΄vîlinde olur yâhûd maʹnâsı bir adam lutf ve ihsân eylese elbette mazhar-ı hamd ve senâ olur ve eğer yine ihsân eylemeğe ʹavdet eder ise evvelkiden ezyed hamd ve senâya mü΄eddî olur. Bu tevcîhlere göre bi-maʹnâ fâʹildir. Ve ʹinde’l-baʹz أَحَبُّ kelimesi gibi burada da bi-maʹnâ mefʹûldür, ihsân, ibtidâ΄en mahmûd ve eğer ona ʹavdet eder ise be-gâyet mahmûd olmağa ehak ve elyaktır demek olur. Mesel-i mezbûru ibtidâ Ḣidâş b. Ḩâbis îrâd eylemiştir. Benî Žuhl kabîlesinden Rebâb nâm mahbûbenin tezevvücüne tâlib oldukta fakrına mebnî kızın peder ve mâderi redd ve ibâ eylemeleriyle mezbûr dahi bir müddet terk edip lâkin ʹaşk ve muhabbeti olmakla tahammül edemeyip yine kûy-i dil-ârâ diyerek ârâm-gâhları cânibine teveccüh eylemekle obalarına takarrüb eyledikte nazm eylediği ebyâtı ki işbu: أَلاَ لَيْتَ شِعْرِي يَا رَبَابُ مَتَى أَرَى لَنَا مِنْكِ نُجْحًا أَوْ شِفَاءً فَأَشْتَفِى beyti o cümledendir, inşâdına ibtidâr edip derûn-ı haymede Rebâb şiʹr-i mezkûru gûş ve hıfz ve Ḣidâş’a “Maksûdun maʹlûmum oldu, ʹale’s-sabâh pederime gelip yine beni hitbe ve taleb kıl” haberiyle bir adam irsâl eyledikten sonra vâlidesine هَلْ أُنْكَحُ إِلاَّ مَنْ أَهْوَى وَأَلْتَحِفُ إِلاَّ مَنْ أَرْضَى Yaʹnî “Ben muhabbet eylediğim ve râzî ve hoşnûd olduğum adamdan gayrıya mı tezvîc olunacağım?” dedikte, mâderi لاَ dedi. Pes “Kaziyye böyle ise beni Ḣidâş’a tezvîc edin” dedikte mâderi “Ḣidâş kalîlü’l-mâl olmakla seni ona nice verelim?” dedi. Rebâb إِذَا جَمَعَ الْمَالَ اَلسَّيِّءُ الْفِعَالِ فَقُبْحًا لِلْمَالِ demekle mâderini ilzâm eyledi. Bu cânibden Ḣidâş dahi ʹale’s-sabâh obalarına gelip ihtitâb eyledikte Rebâb’ı tezvîc eylemeleriyle Ḣidâş “اَلْعَوْدُ أَحْمَدُ، وَالْمَرْأَةُ تُرْشَدُ، وَالْوِرْدُ يُحْمَدُ” demekle min-baʹd kelâm-ı mezbûr darb-ı mesel oldu.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı