el-ḩalḵat ~ اَلْحَلْقَةُ

Kamus-ı Muhit - الحلقة maddesi

اَلْحَلْقَةُ [el-ḩalḵat] (ḩâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Zırha ıtlâk olunur ki cenk libâsıdır; cüz΄ün ismiyle külle tesmiye kabîlindendir; yukâlu: جَاءَ وَعَلَيْهِ حَلْقَةٌ أَيْ دِرْعٌ Ve ipe ıtlâk olunur, حَبْلٌ [ḩabl] maʹnâsına. Ve boşalmış kaba ıtlâk olunur. Ve حَلْقَةُ الْحَوْضِ [ḩalḵatu’l-ḩavḋ] kenârına kadar doluluğundan yâhûd doludan eksikçeliği hey΄etinden ʹibârettir, halka hey΄etinde göründüğü için. Ve

حَلْقَةٌ [ḩalḵat] Deveye mahsûs bir güne değirmi damga ismidir. Ve حَلْقَةُ الْبَابِ [ḩalḵatu’l-bâb] ki kapu حَلْقَةٌ halkasıdır ve حَلْقَةُ الْقَوْمِ [ḩalḵatu’l-ḵavm] ki dâ΄ire-i meclistir; lisânımızda dahi halka taʹbîr olunur. Bunlarda kalîlen lâm’ı meftûh ve meksûr olur. Ve baʹzılar dedi ki kelâm-ı ʹArabda lâm’ın fethiyle حَلَقَةٌ yoktur, illâ حَالِقٌ [ḩâliḵ]in cemʹi olmak üzere müstaʹmeldir yâhûd lügat-ı zaʹîfedir. Ve حَلْقَةٌ [ḩalḵat]ın cemʹi حَلَقٌ [ḩalaḵ] gelir fethateynle ve حِلَقٌ [ḩilaḵ] gelir ḩâ’nın kesri ve lâm’ın fethateynle, بَدْرٌ [bedr] ve بِدَرٌ [bider] gibi ve حَلَقَاتٌ [ḩaleḵât] gelir fetehâtla; bunda ḩâ’nın kesriyle de zebân-zededir.

Vankulu Lugatı - الحلقة maddesi

اَلْحَلْقَةُ [el-ḩalḵat] (ḩâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Zırh, dirʹ maʹnâsına. Ve kapı halkasına dahi derler. Ve ehl-i sohbetin istidâret üzere olmasına حَلْقَةٌ [ḩalḵat] derler. Ve bu makâmda Ṡiḩâḩ nüshalarında “اَلْحَلْقَةُ بِالتَّسْكِينِ اَلدُّرُوعُ” vâkiʹ olmuştur, zâhir budur, elif lâm’la, maʹnâ-yı cemʹiyyet muzmahill olmağın maʹnâ-yı müfred murâddır, nitekim Ḵâmûs’ta müfredle taʹbîr olunmuştur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı