اَلْحَفْدُ [el-ḩafd] (ḩâ’nın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْحَفَدَانُ [el-ḩafedân] (fetehâtla) İşte güçte pek cüst ve çabuk deprenip sürʹat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَفَدَ الرَّجُلُ حَفْدًا وَحَفَدَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا خَفَّ فِي الْعَمَلِ وَأَسْرَعَ Ve bir adama hizmet eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: حَفَدَ فُلاَنًا إِذَا خَدَمَهُ Ve
حَفَدَانٌ [ḩafedân] خَبَبٌ [ḣabeb] dedikleri yürüyüşten dûnca yürümeğe denir, حَفَدٌ [ḩafed] gibi ki fethateynledir, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلْحَفَدَانُ [el-ḩafedân] (fethateynle) Sürʹat etmek; tekûlu: حَفَدَ الْبَعِيرُ وَالظَّلِيمُ حَفْدًا وَحَفَدَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَهُوَ تَدَارُكُ السَّيْرِ Yaʹnî sürʹat edip adımın tîz tîz atmaktır. Ve ظَلِيمٌ [żalîm] żâ-i muʹcemenin fethiyle devekuşunun erkeği.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı