اَلْحَفَاوَةُ [el-ḩafâvet] (ḩâ’nın fethi ve kesriyle) ve
اَلْحِفَايَةُ [el-ḩifâyet] (ḩâ’nın kesriyle) ve
اَلتِّحْفَايَةُ [et-tiḩfâyet] (ṯâ’nın kesriyle) Bir adama izhâr-ı bişr ü sürûr ederek pek çok nüvâziş ve ikrâm eylemek ve mihrübânlık etmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَفِيَ بِهِ حَفَاوَةً وَحِفَايَةً وَتِحْفَايَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَالَغَ فِي إِكْرَامِهِ وَأَظْهَرَ السُّرُورَ وَالْفَرَحَ Ve bir adamın lutf cihetiyle hâlinden çok soruşturmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَفِيَ بِهِ إِذَا أَكْثَرَ السُّؤَالَ عَنْ حَالِهِ
اَلْحَفَاوَةُ [el-ḩafâvet] (ḩâ’nın fethi ve fâ’nın tahfîfiyle) Bir kimseden bir nesne talebinde mübâlaga kılıp ibrâm etmek. Ve fi’l-meseli: “مَأْرُبَةٌ لَا حَفَاوَةٌ” Ve مَأْرُبَةٌ [me΄rubet] mîm’in fethi ve râ’nın zammı ile yâhûd fethi ile hâcete derler, yaʹnî maksûd ʹarz-ı ihtiyâcdır, ibrâm değildir. Ve حَفَاوَةٌ [ḩafâvet] mübâlaga ile ikrâma dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı