el-ḩayn ~ اَلْحَيْنُ

Kamus-ı Muhit - الحين maddesi

اَلْحَيْنُ [el-ḩayn] (زَيْنٌ [zeyn] vezninde) ve

اَلْحَيْنُونَةُ [el-ḩaynûnet] (كَيْنُونَةٌ [keynûnet] vezninde) Bir şey΄in vakti gelip çatmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَانَ حِينُهُ يَحِينُ حَيْنًا وَحَيْنُونَةً إِذَا قَرُبَ وَآنَ Ve ekinin sünbülesi kurumak maʹnâsınadır ki hasâdı karîb olur; yukâlu: حَانَ السُّنْبُلُ إِذَا يَبِسَ Ve helâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَانَ فُلَانٌ إِذَا هَلَكَ ve yukâlu: اَلدَّيْنُ حَيْنٌ أَيْ هَلَاكٌ Ve mihnet ve beliyye maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَعَ فِي الْحَيْنِ أَيِ الْمِحْنَةِ Ve reşâd ve tevfîkten bî-behre olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَانَ الرَّجُلُ إِذَا لَمْ يُوَفَّقْ لِلرَّشَادِ Ve bu helâk-ı maʹnevî ve mihnet-i bâtınîdir.

اَلْحِينُ [el-ḩîn] (ḩâ’nın kesriyle) Dehr ve zamân maʹnâsınadır; ʹalâ-kavlin vakt-i mübhem yaʹnî mutlakan vakt maʹnâsınadır ki cemîʹ-i ezmâna sâlih olur, gerek tavîl ve gerek kasîr olsun, gerek sene ve gerek ezyed olsun ʹalâ-kavlin kırk sene müddete mahsûstur yâhûd yedi yâhûd iki seneye yâhûd altı aya yâhûd iki aya mahsûstur yâhûd her sabâh ve akşama ıtlâk olunur. Ve yevm-i kıyâmete ıtlâk olunur, سَاعَةٌ [sâʹat] gibi. Ve ecel ve müddet maʹnâsınadır; ve kavhulu taʹâlâ: ﴿فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّى حِينٍ﴾ أَيْ حَتَّى تَنْقَضِيَ الْمُدَّةُ الَّتِي أُمْهِلُوهَا Cemʹi أَحْيَانٌ [aḩyân] ve cemʹü’l-cemʹi أَحَايِينُ [eḩâyîn] gelir; ve kavluhu: ﴿لَاتَ حِينَ﴾ أَيْ لَيْسَ حِينَ Mü΄ellif tâ΄ bâbında bunu tafsîl eyledi. Hulâsası bunda üç mezheb vardır: Biri لَاتَ fiʹli mâzîdir, نَقَصَ maʹnâsınadır. Sânî aslı لَيِسَ idi yâ’nın kesriyle عَلِمَ vezninde, yâ΄ elife kalb olunduktan sonra sîn tâ’ya ibdâl oldu. Sâlis لَا [lâ]-i nâfiye ve tâ-i te΄nîs için tâ-i ثَمَّتَ gibi yâhûd لَا [lâ]-i nâfiye ve tâ حِينَ lafzının evveline ziyâde kılınmıştır, zîrâ İmâm’da yaʹnî mushaf-ı Hazret-i ʹOšamp;mân’da muttasılan mersûmdur. Ve حِينَ lafzına ihtisâsı kavlini Şeyh Raḋî redd eylemiştir. Ve ʹArablar iki vaktin beynini yaʹnî bir nesnenin olduğu vaktle beyânı vaktinin beynini tebaʹʹüd murâd ettiklerinde حِينَ kelimesini إِذْ kelimesine muzâf edip حِينَئِذٍ derler.

Vankulu Lugatı - الحين maddesi

اَلْحَيْنُ [el-ḩayn] (ḩâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Karîb olmak; yukâlu: حَانَ لَهُ أَنْ يَفْعَلَ كَذَا يَحِينُ حَيْنًا أَيْ آنَ وَيُقَالُ حَانَ حِينُهُ أَيْ قَرُبَ وَقْتُهُ Ve

حِينٌ [ḩîn] Helâk maʹnâsına da gelir; yukâlu: حَانَ الرَّجُلُ إِذَا هَلَكَ

اَلْحِينُ [el-ḩîn] (ḩâ’nın kesri ve meddiyle) Vakt maʹnâsınadır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı