el-ḣuşûʹ ~ اَلْخُشُوعُ

Kamus-ı Muhit - الخشوع maddesi

اَلْخُشُوعُ [el-ḣuşûʹ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) خُضُوعٌ [ḣuḋûʹ] maʹnâsınadır ki alçaklık gösterip tevâzuʹ ve zarâʹat eylemekten ʹibârettir. ʹAlâ-kavlin خُضُوعٌ [ḣuḋûʹ] maʹnâsına karîbdir ve ʹalâ-re΄yin خُضُوعٌ [ḣuḋûʹ] bedene yaʹnî aʹzâ΄ ve cevârihle tevâzuʹ eylemeye ve خُشُوعٌ [ḣuşûʹ] savt ve basar ile tevâzûʹ ve istikânete mahsûstur; yukâlu: خَشَعَ لَهُ خُشُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا خَضَعَ لَهُ أَوْ هُوَ قَرِيبٌ مِنَ الْخُضُوعِ أَوْ هُوَ فِي الْبَدَنِ وَالْخُشُوعُ فِي الصَّوْتِ وَالْبَصَرِ Ve

خُشُوعٌ [ḣuşûʹ] Sükûn ve tezellül maʹnâsına müstaʹmeldir. Kâle’ş-şârih ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَخَشَعَتِ الْأَصْوَاتُ لِلرَّحْمَنِ﴾ أَيْ سَكَنَتْ وَذَلَّتْ وَخَضَعَتْ Ve

خُشُوعُ الْكَوْكَبِ [ḣuşûʹu’l-kevkeb] Yıldızın gurûba inip çatmasından ʹibârettir; yukâlu: خَشَعَتِ الشَّمْسُ إِذَا دَنَتْ مِنَ الْغُرُوبِ Ve

خُشُوعٌ [ḣuşûʹ] Deve hörgücünün çok yeri aşınıp hemân bir mikdârca yeri kalmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَشَعَ السَّنَامُ إِذَا ذَهَبَ إِلاَّ أَقَلُّهُ Ve balgam tükürmek maʹnâsınadır ki Türkîde ahırmak taʹbîr olunur. Ve bu maʹnâ lâzım olur; yukâlu: خَشَعَ جَرَاشِيَّ صَدْرِهِ فَخَشَعَتْ هِيَ أَيْ جَرَاشِيُّهُ إِذَا أَلْقَى بُزَاقًا لَزِجًا

Vankulu Lugatı - الخشوع maddesi

اَلْخُشُوعُ [el-ḣuşûʹ] (zammeteynle) Tevâzuʹa derler, خُضُوعٌ [ḣuḋûʹ] maʹnâsına; yukâlu: خَشَعَ خُشُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve

خُشُوعٌ [ḣuşûʹ] Göz önüne bakmağa dahi derler; yukâlu: خَشَعَ بِبَصَرِهِ إِذَا غَضَّهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı