اَلْخَشْيُ [el-ḣaşy] (ḣâ’nın fethi ve kesri ve şîn’in sükûnuyla) ve
اَلْخَشْيَةُ [el-ḣaşyet] ve
اَلْخَشَاةُ [el-ḣaşât] (ḣâ’ların fethiyle) ve
اَلْمَخْشَاةُ [el-maḣşât] (مَرْمَاةٌ [mermât] vezninde) ve
اَلْمَخْشِيَةُ [el-maḣşiyet] (مَنْزِلَةٌ [menzilet] vezninde) ve
اَلْخَشَيَانُ [el-ḣaşeyân] (fetehâtla) ve
اَلتَّخَشِّي [et-teḣaşşî] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Korkmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَشِيَهُ خَشْيًا وَخَشْيَةً وَخَشَاةً وَمَخْشَاةً وَمَخْشِيَةً وَخَشَيَانًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَتَخَشَّاهُ إِذَا خَافَهُ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre bu mâdde taʹzîme mümtezic havf maʹnâsına mevzûʹdur, nâsın padişâh ve vâlî ve eb makûlesinden havfı gibi ve ekserî korktuğu nesneye ʹan-ʹilmin vâkiʹ olur.
اَلْخَشْيَةُ [el-ḣaşyet] (ḣâ’nın fethi ve şîn-i muʹcemenin sükûnuyla) Havf etmek; tekûlu: خَشِيَ الرَّجُلُ يَخْشَى خَشْيَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا خَافَ Ve gâh olur, خَشِيتُ [ḣaşîtu] عَلِمْتُ [ʹalimtu] maʹnâsına da gelir, nitekim baʹzı eşʹârda vâkiʹ olmuştur. Ve kerîh görmek maʹnâsına da gelir; ke-kavlihi taʹâlâ: ﴿فَخَشِينَا أَنْ يُرْهِقَهُمَا طُغْيَانًا وَكُفْرًا﴾ (الكهف، 80) قَالَ الْأَخْفَشُ مَعْنَاهُ كَرِهْنَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı