el-ḣaḋrâ΄ ~ اَلْخَضْرَاءُ

Kamus-ı Muhit - الخضراء maddesi

اَلْخَضْرَاءُ [el-ḣaḋrâ΄] (حَمْرَاءُ [ḩamrâ΄] vezninde) أَخْضَرُ [aḣḋar]ın mü΄ennesidir; yukâlu: بَقْلَةٌ خَضْرَاءُ Ve feleke ıtlâk olunur, semâ΄ maʹnâsına; kebûd-renk olduğu için ıtlâk olundu, zîrâ خُضْرَةٌ [ḣuḋrat]a akreb renktir; yukâlu: مَا تَحْتَ الْخَضْرَاءِ أَكْرَمُ مِنْهُأَيِ السَّمَاءِ Ve ʹaskerin sevâd ve muʹzamına ıtlâk olunur ve minhu kavluhum: أَبَادَ اللهُ خَضْرَاءَهُمْ أَيْ سَوَادَهُمْ وَمُعْظَمَهُمْ ve kâle fi’l-Esâs أَيْ شَجَرَتَهُمُ الَّتِي مِنْهَا تَفَرَّعُوا Ve sebzevâta denir, pırasa ve soğan ve ıspanak gibi.

Vankulu Lugatı - الخضراء maddesi

اَلْخَضْرَاءُ [el-ḣaḋrâ΄] (ḣâ’nın fethi ve ḋâd’ın sükûnu ve elifin meddiyle) Gök, âsumân maʹnâsına. Ve

خَضْرَاءُ [ḣaḋrâ΄] Demire gark olmuş ʹaskere dahi derler. Ve

خَضْرَاءُ الدِّمَنِ [ḣaḋrâ΄u’d-dimen] Şol güzel ʹavrettir ki bed-asl ola, zîrâ دِمْنَةٌ [dimnet]de biten ot her ne denli tâze olsa sâmir olmaz, yaʹnî her ne denli tâze olsa bir nesneyi müfîd olmaz ve müntic olmaz. Ve دِمْنَةٌ [dimnet] dâl’ın kesri ve mîm’in sükûnuyla yurt yerine derler, nişân-hâne maʹnâsına. Ve

خَضْرَاءُ [ḣaḋrâ΄] Ulu şehre dahi derler; yukâlu: أَبَادَ اللهُ خَضْرَاءَهُمْ أَيْ سَوَادَهُمْ وَمُعْظَمَهُمْ Ve Aṡmaʹî buna inkâr edip أَبَادَ اللهُغَضْرَاءَهُمْ dedi ġayn-ı muʹceme ile غَضَارَةٌ [ġaḋâret] maʹnâsına ki tâzeliktir. Ve أَبَادَ [ebâde] dâl-ı mühmele ile helâk etsin demek olur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı