اَلْخُضْرَةُ [el-ḣuḋret] (ḣâ’nın zammı ve ḋâd-ı muʹcemenin sükûnuyla) Levn-i maʹrûfa denir ki Fârisîde sebz ve Türkîde yeşil taʹbîr olunur. Cemʹi خُضَرٌ [ḣuḋar] gelir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ve خُضْرٌ [ḣuḋr] gelir ḣâ’nın zammı ve ḋâd’ın sükûnuyla. Ve
خُضْرَةٌ [ḣuḋret] At kısmında siyâhla karışık bozluktur ki gökçül olur, mora karîb bir levndir, Türkîde konur taʹbîr olunur; yukâlu: لَوْنُ الْفَرَسِ خُضْرَةٌ أَيْ غُبْرَةٌ خَالَطَتْهَا دُهْمَةٌ Ve
خُضْرَةٌ [ḣuḋret] Terliğe ve tâzeliğe ıtlâk olunur; yukâlu: غُصْنٌ فِيهِ خُضْرَةٌ أَيْ نُعُومَةٌ Ve
خُضْرٌ [ḣuḋr] أَخْضَرُ [aḣḋar] kelimesinden cemʹ olur ki yeşil nesneye denir ve o münâsebetle hısb ve rehâsı olan nesneye ıtlâk olunur ve minhu yukâlu: هُمْ خُضْرُ الْمَنَاكِبِ أَيْ فِي خِصْبٍ عَظِيمٍ
اَلْخُضْرَةُ [el-ḣuḋret] (ḣâ’nın zamım ve ḋâd’ın sükûnuyla) Yeşil renk ki yeşil renkli nesne ile kâ΄imdir. Ve
خُضْرَةٌ [ḣuḋret] At kısmında ve deve kısmında boz olup siyâhla muhtelit olmaktır, nitekim benî âdemde kara yağız olmaktır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı