اَلدَّأْيُ [ed-de΄y] (رَأْيٌ [re΄y] vezninde) ve
اَلدُّئِيُّ [ed-du΄iyy] (عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde) ve
اَلدِّئِيُّ [ed-di΄iyy] (kesreteynle) Yağrınıda ve arkada olan omurga kemiklerine denir, ʹalâ-kavlin göğüs kaburgasında olan غَرَاضِيفُ [ġarâḋîf]e yaʹnî kemirtlek dedikleri yumuşak kemiklere denir, yâhûd göğüs ile yanların kavuştuğu yerlerde olan eyegü kemiklerine denir. Baʹzılar ʹindinde دَأَيَاتٌ [de΄eyât] ki دَأْيٌ [de΄y] lafzından cemʹdir, kürekte olan altı ʹaded kaburgaya denir ki her tarafta üçer dâne olur. Ve
دَأْيٌ [de΄y] (سَعْيٌ [saʹy] vezninde) Masdar olur, fend ve dekk ve hîle eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: دَأَيْتُ لِلشَّيْءِ دَأْيًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا خَتَلْتَ
اَلدَّأْىُ [ed-de΄y] (dâl’ın fethi ve hemzenin sükûnuyla) Devenin bedeninden şol yerdir ki pâlân ağacı onun üzerine vâkiʹ olmağın onu mecrûh eder. Bu sebebdendir ki gurâba اِبْنُ دَأْيَةٍ [ibnu de΄yet] dediler ekl etmek için devenin bedeninde o mahalle konduğu için.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı