اَلْخَاسِرُ [el-ḣâsir] ve
اَلْخَسِيرُ [el-ḣasîr] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلْخَيْسَرَى [el-ḣayserâ] (elif-i maksûre ile) Dâll ve güm-râh olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ خَاسِرٌ وَخَسِيرٌ وَخَيْسَرَى أَيْ ضَالٌّ Ve
خَاسِرٌ [ḣâsir] Ticârette zarar ve ziyâna uğramış kimseye denir, ism-i fâʹil-i nesebîdir; yukâlu: تَاجِرٌ خَاسِرٌ إِذَا صَارَ قَدْ وُضِعَ فِي تِجَارَتِهِ Ve gâh olur ki efʹâl ve ahvâle vasf ve isnâd olunur ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ﴾ أَيْ غَيْرُ نَافِعَةٍ Ve
خَاسِرٌ [Ḣâsir] Şuʹarâdan Selem b. ʹAmr’ın lakabıdır, pederinden mevrûs Mushaf-ı şerîfini fürûht ve akçesine Ebû Nuvâs dîvânı iştirâ eylediği, ʹalâ-kavlin yedine emvâl-i kesîre girmişken tebzîr ve itlâf eylemesi bâʹis-i telkîbdir.
اَلْخَسَارُ [el-ḣasâr] ve
اَلْخَسَارَةُ [el-ḣasâret] (ḣâ’nın fethiyle ikisinde dahi) ve
اَلْخَيْسَرَى [el-ḣayserâ] (ḣâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnu ve şîn’in fethi ve elifin kasrıyla) Helâk olmak ve azmak maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı