ed-du΄il ~ اَلدُّئِلُ

Kamus-ı Muhit - الدئل maddesi

اَلدُّئِلُ [ed-du΄il] (dâl’ın zammı ve hemze’nin kesriyle ki kelâm-ı ʹArab’da bunun nazîri yoktur ve baʹzen hemzesi mazmûm olur) Bu dahi çakal dedikleri cânverdir. Ve sibâʹdan kurda denir. Ve gelincik dedikleri cânvere şebîh bir küçük cânverin adıdır. Ve Du΄il b. Muḩallim b. Ġâlib, Hûn b. Ḣuzeyme şaʹbından bir kabîlenin pederidir. Nisbetinde دُؤَلِيٌّ [Du΄eliyy] denir dâl’ın zammı ve hemzenin fethiyle, zîrâ yâ-yı nisbetle kesreteyni istiskâl eylediler ve دُوَلِيٌّ [Duveliyy] denir hemzeyi tahfîfen vâv’a ibdâlle ve دِيلِيٌّ [Dîliyy] denir, dâl’ın kesri ve meddiyle ki hemze yâ’ya kalb ve dâl mücâveretiyle meksûr olmuştur خِيرِيٌّ [ḣîriyy] vezninde ve دِئِلِيٌّ [Di΄iliyy] denir dâl’ın ve hemzenin kesriyle ve bu nâdirdir. Ve Iṡfahânî merhûm Kitâbu’l-Lumaʹ şerhinde dedi ki Ebu’l-Esved-i Żâlim b. ʹAmr ed-Di΄elî ki İmâm ʹAlî radıyallâhu ʹanhu hazretlerinden ahz ile ibtidâ tekellüm bi’n-nahv eylemiştir, onun nisbeti dâl’ın kesri ve hemzenin fethiyle عِنَبٌ [ʹineb] vezninde Di΄el nâm bir başka kabîleye mensûbdur. Ve İbnu’l-Ḵaṯṯâʹ dedi ki Du΄il dâl’ın zammı ve hemzenin kesriyle Ebu’l-Esved’in rahṯıdır ki kabîle-i Kinâne’de bir cemâʹattir. Ve دُولٌ [Dûl] dâl’ın zammı ve meddiyle ki زُورٌ [zûr] veznindedir, Ḩanîfe kabîlesinde ve دِيلٌ [Dîl] dâl’ın kesr ve meddiyle ki زِيرٌ [zîr] veznindedir ʹAbdulḵays kezâlik Ezd kabîlesinde birer cemâʹattır. Şârih der ki mü΄ellif bunları “د،و،ل” mâddesinde bi-nefsihâ beyân eder. Ve دُئِلٌ [du΄il] vezninde ismin vürûdunu gerçi selb edip lâkin “د،و،ل” ve “ر،ي،م” mâddelerinde sebt eylemiştir.

Vankulu Lugatı - الدئل maddesi

اَلدُّئِلُ [ed-du΄il] (dâl’ın zammı ve yâ’nın kesriyle) Gelinciğe şebîh bir cânverdir, Aḩmed b. Yaḩyâ eyitti: فُعِلٌ [fuʹil] vezni üzere kelâm-ı ʹArabda bu ismden gayrı işitilmemiştir. Aḣfeş eyitti: Hâze’l-ism ile müsemmâya nisbet olundu Ebu’l-Esved ed-Du΄elî. Bu kadar var ki hâlet-i nisbette hemze meftûh kılındı, nisbette olan kâʹideleri üzere yâ΄-i nisbetle tevâlî-i kesreteyni sakîl ʹadd ettiklerine binâ΄en, nitekim نَمِرٌ [nemir] kelimesin nisbette نَمَرِيٌّ [nemeriyy] derler fethateynle. Ve نَمِرٌ [nemir] kaplan dedikleri cânverdir, sibâʹ cinsinden. Ve gâh olur Ebu’l-Esved ed-Duvelî dahi derler vâv-ı meftûha ile, zîrâ hemze kaçan meftûh olup mâ-kabli mazmûm olsa onun tahfîfi hemzeyi vâv’a döndürmekle olur, nitekim جُؤَنٌ [cu΄en] kelimesinde جُوَنٌ [cuven] ve مُؤَنٌ [mu΄en] kelimesinde مُوَنٌ [muven] derler. Ve جُؤَنٌ [cu΄en] ʹattâr tablasına derler ki sahtiyân kaplanmış ola. Ve مُؤَنٌ [mu΄en] nafakaya derler. Ve İbnu’l-Kelbî eyitti: o أَبُو الْأَسْوَدِ الدِّيلِيُّ [Ebu’l-Esved ed-Dîliyy]dir, hemze yâ’ya kalb olundu meksûr olduğu için ve dâl dahi meksûr oldu, sıyâneten li’l-yâ΄,nitekim قِيلَ ve بِيعَ kelimelerinde kılınmıştır. Ve Ebu’l-Esved’in ismi Żâlim b. ʹAmr b. Suleymân’dır ki cedd-i aʹlâsı Dîl b. Bekr b. Kinâne’dir. Ve Aṡmaʹî eyitti: ʹÎsâ b. ʹÖmer eyitti: Du΄îl b. Bekr el-Kinânî hemze iledir, hemzesin ehl-i Ḩicâz terk etmişlerdir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı