ež-žubûl ~ اَلذُّبُولُ

Kamus-ı Muhit - الذبول maddesi

اَلذَّبْلُ [ež-žebl] (نَبْلٌ [nebl] vezninde) ve

اَلذُّبُولُ [ež-žubûl] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Ot pejmürde olmak maʹnâsınadır ki solmak taʹbîr olunur; yukâlu: ذَبَلَ النَّبْتُ وَذَبُلَ ذَبْلًا وَذُبُولًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالْخَامِسِ إِذَا ذَوَى Ve at arıklamak yâhûd yarak olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَبَلَ الْفَرَسُ إِذَا ضَمُرَ Ve ʹArablar bir adama bed-duʹâ mevkiʹinde مَا لَهُ ذَبَلَ ذَبْلَةً derler ki مَا [mâ] mevsûliyyedir ve ذَبَلَ fiʹl-i mâzî-i duʹâ΄iyyedir ve ذَبْلَةٌ [žeblet] ضَرْبَةٌ [ḋarbet] vezninde mefʹûl-i mutlaktır, مَا كَانَ لَهُ مِنَ الْمَالِ أَوْ غَضِّ الشَّبَابِ ذَبْلُ ذَبْلَةٍ sebkinde olmakla mâlik olduğu mâl yâhûd tarâvet-i şebâbı ذَابِلٌ [žâbîl] olsun demek olur. Ve bunda ذَبَلَ ذَبْلُهُ ʹunvânıyla da zebân-zededir ki yine ذَبَلَ fiʹl-i mâzî-i duʹâ΄iyyedir; ذَبْلٌ [žebl] نَبْلٌ [nebl] vezninde zamîre muzâf fâʹilidir, ذُبُولٌ [žubûl] şânından olan nesneye ıtlâk olunmakla pejmürde olmak şânından olan cemîʹ-i eşyâsı ذَابِلٌ [žâbil] olsun demek olur; yukâlu: مَالَهُ ذَبَلَ ذَبْلًا ذَابِلاً وَذَبْلًا ذَبِيلًا مُبَالَغَةً Yaʹnî “Bi’l-cümle vücûd ve mevcûdu nebât-ı pejmürde gibi solup âb u tâb u revnaktan ʹârî kalsın.”

Vankulu Lugatı - الذبول maddesi

اَلذُّبُولُ [ež-žubûl] (zammeteynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: ذَبَلَ الْبَقْلُ يَذْبُلُ ذَبْلًا وَذُبُولًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ذَوَى Ve ذَبُلَ dahi derler bâb-ı hâmisten. Ve at arıklamağa dahi derler; yukâlu: ذَبَلَ الْفَرَسُ إِذَا ضَمَرَ Ve

ذَبْلٌ [žebl] Deryâ bağasının arkasında olan kemiğe dahi derler ki fîl kemiğine şebîhtir, ondan bilezikler işlerler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı