اَلسَّاقِطُ [es-sâḵiṯ] ve
اَلسَّقُوطُ [es-seḵûṯ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Vasflardır. Ve
سَاقِطٌ [sâḵiṯ] Hıyâr-ı fityândan maʹdûd olmayan denî ve fürû-mâye ve bî-iʹtibâr kimseye ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ سَاقِطٌ إِذَا كَانَ لاَ يُعَدُّ فِي خِيَارِ الْفِتْيَانِ Şârih der ki ʹArablar سَاقِطُ بْنُ مَاقِطِ بْنِ لاَقِطٍ derler; سَاقِطٌ [sâḵiṯ] مَاقِطٌ [mâḵiṯ]in kölesi ve لاَقِطٌ [lâḵiṯ] âzâde olmuş köleye denir. Ve
سَاقِطٌ [sâḵiṯ] Nâstan dâ΄imâ te΄ehhür eden kimseye ıtlâk olunur; yukâlu: فُلاَنٌ سَاقِطٌ أَيْ مُتَأَخِّرٌ عَنِ النَّاسِ
اَلسَّاقِطُ [es-sâḵiṯ] (ḵâf’ın kesriyle) ve
اَلسَّاقِطَةُ [es-sâḵiṯat] Kezâlik şol kimsedir ki haseben ve zâten le΄îm ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı