es-sâniḩ ~ اَلسَّانِحُ

Kamus-ı Muhit - السانح maddesi

اَلسَّانِحُ [es-sâniḩ] Sayyâdın solundan zuhûr ve sağına mürûr eden sayda denir ki onunla teyemmün ederler, بَارِحٌ [bâriḩ] mukâbilidir ve minhu’l-meselu: “مَنْ لِي بِالسَّانِحِ بَعْدَ الْبَارِحِ” أَيْ بِالْمُبَارَكِ بَعْدَ الشُّؤْمِ Bir sayyâd üzere zaby-ı bârih mürûr edip tatayyür ile müte΄ellim oldukta, refîkleri tesliye ve tatyîb için “Elem çekmeye, şâyet bir sânih dahi zuhûr eder” dediklerinde mesel-i mezbûru îrâd eyledi. Bir kimseden bir nesne zımnında âzürde-dil olana “Gam çekmeye, ondan hoş-dil dahi olursun” mevkiʹinde darb olunur.

Vankulu Lugatı - السانح maddesi

اَلسَّنِيحُ [es-senîḩ] (sîn’in fethi ve nûn’un kesriyle) ve

اَلسَّانِحُ [es-sâniḩ] (nûn’un kesriyle) Şol sayddır ki onun sağı sayyâdın sağ cânibine ola, gerek uçar kısmı ve gerek kaçar kısmı olsun; tekûlu: سَنَحَ لِي الظَّبْيُ يَسْنَحُ سُنُوحًا إِذَا مَرَّ مِنْ مَيَاسِرِكَ إِلَى مَيَامِنِكَ ʹArab tâ΄ifesi سَانِحٌ [sâniḩ]le uğur tutup بَارِحٌ[bâriḩ]le teşe΄΄um ederler. Ebû ʹUbeyde eyitti: Yûnus Ru΄be demekle maʹrûf şâʹire ben hâzır iken سَانِحٌ [sâniḩ] بَارِحٌ [bâriḩ]ten su΄âl ettikte Ru΄be eyitti: سَانِحٌ [sâniḩ] o sayddır ki karşıdan gelirken sağı sana kârîb ola, yaʹnî sağ cânibine karîb ola ve بَارِحٌ [bâriḩ] odur ki solu sana karîb ola, yaʹnî sol cânibine karîb ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı