اَلسَّبْطُ [es-sebṯ] (رَبْطٌ [rabṯ] vezninde) ve
اَلسَّبَطُ [es-sebaṯ] (fethateynle) ve
اَلسُّبُوطُ [es-subûṯ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلسُّبُوطَةُ [es-subûṯat] (عُمُومَةٌ [ʹumûmet] vezninde) ve
اَلسَّبَاطَةُ [es-sebâṯat] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Saç kıvırcık olmayıp düz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَبُطَ الشَّعْرُ وَسَبِطَ سَبْطًا وَسَبَطًا وَسُبُوطًا وَسُبُوطَةً وَسَبَاطَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ وَالرَّابِعِ ضَدُّ جَعُدَ Ve
سَبَطٌ [sebaṯ] (fethateynle) Buğdaycık otunun tâzesine denir. Nebâtı darı nebâtına şebîh olur, davar otlağının güzîdesidir. Ve kökü bir olup dalı budağı gür ve firâvân olan ağaca denir; yukâlu: شَجَرٌ سَبَطٌ إِذَا كَانَتْ لَهَا أَغْصَانٌ كَثِيرَةٌ وَأَصْلُهَا وَاحِدٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı