eş-şuḵḵat ~ اَلشُّقَّةُ

Kamus-ı Muhit - الشقة maddesi

اَلشُّقَّةُ [eş-şuḵḵat] (şîn’in zammıyla ve kesriyle) Iraklık maʹnâsınadır; yukâlu: فِيهِ شُقَّةٌ أَيْ بُعْدٌ Ve misâfirin kasd ve ʹazîmet eylediği semt ve nâhiyeye denir, mesâfe olacaktır; yukâlu: بَعُدَتْ عَلَيْهِمُ الشُّقَّةُ أَيِ النَّاحِيَةُ يَقْصِدُهَا الْمُسَافِرُ Ve sefer-i baʹîd maʹnâsınadır ki mecmûʹu meşakkati müstelzimdir. Ve renc ve maşakkat maʹnâsınadır; cemʹi شُقَقٌ [şuḵaḵ] gelir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ve شِقَقٌ [şiḵaḵ] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde; yukâlu: فِيهِ شُقَّةٌ أَيْ مَشَقَّةٌ Ve

شُقَّةٌ [şuḵḵat] Uzun bez ve kumaş parçasına denir ki ıstılâhımızda dahi parça taʹbîr olunur. Ve bu yırtılmış parça olmayıp belki tezgâhtan çıkıp top olan parça donluk olacaktır, niteki kumaşçı meselâ on parça kumaş getirdi taʹbîr olunur. Fi’l-asl nısf-ı sevbe denip baʹdehu uzun top gûyâ ki uzunluğundan bölünmüş hey΄etinde olmakla bütün bir top bez kumaş makûlesine ıtlâk olundu.

اَلشِّقَّةُ [eş-şiḵḵat] (şîn’in kesriyle) Tahtalardan tasma gibi yarılıp çıkan yarmaya denir; yukâlu: طَارَتْ شِقَّةٌ مِنَ اللَّوْحِ أَيْ شَظِيَّةٌ Ve değnek ve sevb makûlesinden uzunluğuna yarılıp çıkan yarmaya ve parçaya denir. Ve yarısına iki yarılan nesnenin nısfına denir, شِقٌّ [şiḵḵ] dahi denir. Ve bir mevziʹ adıdır. Ve ıraklık maʹnâsınadır; yukâlu: فِيهِ شِقَّةٌ أَيْ بُعْدٌ

Vankulu Lugatı - الشقة maddesi

اَلشُّقَّةُ [eş-şuḵḵat] (şîn’in zammı ile) Bir pâre kumâş. Ve sâhib-i Ṡurâḩشُقَّةٌ [şuḵḵat]ı önü bütün olmayan kaftanla tefsîr etmiştir. Cevherî’nin ve sâhib-i Ḵâmûs’un tasrîhine muhâliftir, nazar oluna. Ve

شُقَّةٌ [şuḵḵat] Sefer-i baʹîde dahi derler; yukâlu: شُقَّةٌ شَاقَّةٌ

اَلشِّقُّ [eş-şiḵḵ] ve

اَلشِّقَّةُ [eş-şiḵḵat] (ikisinde dahi şîn’in kesriyle) Bir nesnenin nısfı; yukâlu: أَخَذْتُ شِقَّ الشَّاةِ وَشِقَّةَ الشَّاةِ Ve

شِقٌّ [şiḵḵ] Dağın bir cânibine dahi derler. Ve fî hadîsi Ummi Zerʹ “وَجَدَنِي فِي أَهْلِ غُنَمْيَةَ بِشِقٍّ” Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: شِقٌّ [Şiḵḵ] bir mevziʹin ismidir. Ve

شِقٌّ [şiḵḵ] Yarıya dahi derler; yukâlu: هُوَ أَخِي وَشِقُّ نَفْسِي Ve

شِقٌّ [şiḵḵ] Meşakkat maʹnâsına da gelir. Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿لَمْ تَكُونُوا بَالِغِيهِ إِلَّا بِشِقِّ الْأَنْفُسِ﴾ (النحل، 7) Ve gâh olur meftûh kılınır, Ebû ʹUbeyd rivâyeti üzere. Ve

شِقَّةٌ [şiḵḵat] Şol pâreye dahi derler ki tahtadan yâhûd ağaçtan kopar, gazbân olan kimse için “إِحْتَدَّ فَطَارَتْ مِنْهُ شِقَّةٌ” derler, yaʹnî “Ziyâde hiddete gelip ondan bir pâre kopup havâya uçtu” derler. Ve

شِقَّةٌ [şiḵḵat] Irak olan sefere dahi derler; yukâlu: شِقَّةٌ شَاقَّةٌ إِذَا كَانَتْ ذَاتَ مَشَقَّةٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı