eş-şelel ~ اَلشَّلَلُ

Kamus-ı Muhit - الشلل maddesi

اَلشَّلَلُ [eş-şelel] (fethateynle) Sevbe isâbet eden şol siyâh lekeye denir ki gasl ile zâ΄il olmaya; yukâlu: مَا هَذَا الشَّلَلُ بِثَوْبِكَ وَهُوَ سَوَادٌ أَصَابَهُ وَلَا يَذْهَبُ بِغَسْلِهِ Ve

شَلَلٌ [şelel] ve

شَلٌّ [şell] (teşdîd ile) Masdar olurlar, davarı ardından sürüp kovmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَلَّ الْإِبِلَ شَلَلًا وَشَلًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا طَرَدَهُ Ve el çolak olmak maʹnâsınadır ki rûh çekilip yâbis olmaktan ʹibârettir yâhûd el bi’l-külliyye zâ΄il olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَلَّتْ يَدُهُ شَلًّا وَشَلَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا يَبِسَتْ أَوْ ذَهَبَتْ وَيُقَالُ شُلَّتْ عَلَى الْمَجْهُولِ Ve ʹArablar üstâd-ı tîr-endâza ok attıkta duʹâ edip لَا شَلَلًا ve لَا شَلَالِ ve لَا تَشْلَلْ يَدُكَ derler, elin dâ΄imâ sağ ve dürüst olsun demektir. Burada شَلَالِ [şelâli] قَطَامِ [ḵaṯâmi] veznindedir ve لَا تَشْلَلْ nehy bünyesiyledir. Şârih der ki kezâlik لَا شَلَلَ وَلَا عَمًى derler, elin ve gözün dürüst olsun demektir ve لَا شَلَّ عَشْرُكَ derler عَشْرٌ [ʹaşr]den murâd on parmağıdır. Ve

شَلٌّ [şell] Göz peyderpey yaş salıverip akıtmak maʹnâsınadır; tard maʹnâsındandır; yukâlu: شَلَّتِ الْعَيْنُ دَمْعَهَا شَلًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَرْسَلَهَا Mütercim der ki ümmehât-ı sâ΄irede شَلٌّ [şell] dikişi seyrek seyrek dikmek yaʹnî ilmek maʹnâsına da mersûm olmakla mü΄ellif ondan sükût eylemiştir.

اَلشَّلُولُ [eş-şelûl] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve

اَلشُّلُلُ [eş-şulul] (عُنُقٌ [ʹunuḵ] vezninde) ve

اَلشُّلَلُ [eş-şulel] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) ve

اَلشُّلْشُلُ [eş-şulşul] (بُلْبُلٌ [bulbul] vezninde) ve

اَلشَّلْشَلُ [eş-şelşel] (فَدْفَدٌ [fedfed] vezninde) İşte güçte cüst ve sebük-rûh ve hoş-sohbet, nâzük-tabîʹat, şen ve şûh adama denir; yukâlu: رَجُلٌ مِشَلٌّ وَشَلُولٌ وَشُلُلٌ وَشُلَلٌ وَشُلْشُلٌ وَشَلْشَلٌ أَيْ خَفِيفٌ فِي الْحَاجَةِ سَرِيعُ حُسْنِ الصُّحْبَةِ طَيِّبُ النَّفْسِ Ve

شَلُولٌ [şelûl] Genç nâkaya ve koyuna denir ki devede نَابٌ [nâb] gibidir. Ve Benû ʹAclân yurdunda bir suyun ismidir. Ve

شُلْشُلٌ [şulşul] (بُلْبُلٌ [bulbul] vezninde) Gövdesi çelimsiz olup işte güçte cüst ve pehlivân adama denir. Ve

شَلْشَلٌ [şelşel] (فَدْفَدٌ [fedfed] vezninde) Peyderpey damlayan suya ve kana denir, ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - الشلل maddesi

اَلشَّلَلُ [eş-şelel] (fethateynle) İsmdir, sürülmek maʹnâsından. Ve

شَلَلٌ [şelel] Şol beze erişen lekeye dahi derler ki yumakla gitmeye; yukâlu: مَا هَذَا الشَّلَلُ فِي ثَوْبِكَ Ve

شَلَلٌ [şelel] Kezâlik el çolak olmağa da derler; yukâlu: شَلَّتْ يَدُهُ تَشِلُّ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ve yukâlu fi’d-duʹâ΄: لَا تَشْلَلْ وَلَا تَكْلَلْ مِنَ الْكَلَالِ وَهُوَ الْعَجُزُ ve yukâlu: شَلِلْتَ يَا رَجُلُ مِنَ الْبَابِ الْمَذْكُورِ أَيْ صِرْتَ أَشَلَّ Ve kaçan bir kimse iyi ok atsa yâhûd iyi gönder oynasa لَا شَلَلًا وَلَا عَمًى derler. Ve لَا شَلَّ عَشْرُكَ derler ki maksûd on parmağıdır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı